Doğu Karadeniz'de küresel iklim değişikliğinin etkileriyle görülen ani, lokal ve şiddetli yağışlar, sel, taşkın ve özellikle eğimli arazilerde heyelanlara neden oluyor.
Meteorolojik değerlendirmelerde metrekareye 155,5 kilogram yağışla Türkiye'nin en fazla yağış alan ili Rize'de şiddetli yağışlar, eğimli arazi yapısı, yanlış yapılaşma, dere yatağındaki değişiklikler ve heyelan sahalarının tarım arazilerine dönüştürülmesinin yanı sıra ağaç kesimi afetlere davetiye çıkarıyor.
Her yıl yaşanan sel, taşkın ve heyelan afetleri ile gündeme gelen kentte AFAD verilerine göre, 2022'te yaşanan 650 doğal afet vakası, 2023'te artarak bin 250'ye ulaştı.
Bölgede can ve mal kayıplarıyla da sonuçlanan afetler sonrası arazilerinde risk analizi yaptırmak için üniversiteler ve ilgili uzman meslek gruplarına başvuru sayısı da arttı.
"Ani yağışlar doğal olayları tetikledi"
Recep Tayyip Erdoğan (RTEÜ) Heyelan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayberk Kaya, iklim değişikliğine bağlı ani yağışların, 2 kat artan afetleri tetiklediğini belirtti.
Kaya, "Bölgemizin jeolojik, topoğrafik ve iklim şartları dikkate alındığında her yıl şehrimizde 650'den fazla heyelan ve sel gibi doğal olaylar gözlemlenmekteydi. Son 3-4 yılı dikkate alacak olursak, iklim değişikliğine bağlı ani yağışların bu doğal olaylarının tetiklenmesine yol açtı. 2023 yılını da dikkate alırsak ilimizde temmuz, ağustos ve ekim ayları içerisinde doğa olaylarının sayısını önceki yıl 650 ile telaffuz ederken, bu rakamlar 2023'te 1250'li rakamlara ulaştı. Önceki yıllarla karşılaştıracak olursak, bu rakamlar 2 kat arttı." diye konuştu.
Risk analiz başvuruları arttı
Afetlerin artmasıyla arazilerinde risk analizi yaptırmak isteyenlerin sayısının da artığını kaydeden Prof. Dr. Kaya, "2023 yılın içerisinde vatandaşların bize başvuru yapıp, yardım talep etme sayısına bakacak olursak hem kendim hem de afetlerle ilgili çalışan hocalarımıza ve özel sektörde çalışan diğer meslektaşlarımıza yapılan toplam başvuru sayısı senede 1-2 idi. Bu sayı şimdi yaklaşık 50’ye çıktı. Bu oranın artması afetlerin çok daha fazla gelişmesiyle ilgilidir. Afetlerin artmasıyla halkımızda bilinçlenme seviyesi de arttı." dedi.
"Heyelanlı arazi rehabilite edilmeli"
Prof. Dr. Kaya, çay tarımı yapılan bütün sahaların "heyelan potansiyeli taşıyor" diye bir tanımlama yapılmasının doğru olmayacağını dile getirip "Ancak heyelan riski taşıyan sahaların çay arazisine dönüştürülmesi heyelanları tetikler. Bizler de bu sahalarla ilgili rehabilitasyon çalışması yapılmasını, çay bitkisinin kök uzunluğu olmadığı için bu tür sahaların su seven kök boyu uzun olan kavak, okaliptüs gibi bitki türlerinin arazilere eklenerek heyelanlı arazinin rehabilite edilmesi gerekmektedir." diye konuştu.