Burada iki konu üzerine odaklandık. Birincisi Gazze'de şu anda devam etmek olan dramı, kuşatmanın sona erdirilmesi ve sivil halkın mümkün olduğunda etkilenmemesi için alınacak tedbirler.
Özellikle Gazze'deki nüfusa yardımların vakit kaydedilmeden ulaştırılması konusunda uluslarası kuruluşlarla ve ülkelerle yakın temas halindeyiz. Bu konuda başta Mısır olmak üzere diğer ülkelerle yakın işbirliği halindeyiz.
Gazze'de devam eden durumun son bulması için çalışmalarımız devam edecek. Bu esnada Gazze'deki dramın diğer ülkelere etkisinin azalması, Lübnan, Mısır Ürdün olmak üzere diğer ülkelerin istikrarsızlaştırılmasına yönelik etkilerin de azalması için çalışıyoruz.
'LÜBNAN'IN YANINDAYIZ'
Mısır ile yaptığımız görüşmelerde bu konuda dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtmiştim. Burada Lübnan'ın istikrarsızlaştırılmasına karşı da Lübnan'ın yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Bu çatışmanın daha büyük savaşlar serisinin kapısını açması değil de barışın kapısını aralaması konusunda neler yapılabileceğini görmemiz lazım. Büyük savaşlar çıkabileceği gibi tarihi barışlar da çıkabilir. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan buradan tarihi barışın çıkabileceğine inanmakta ve buna yönelik çalışmalar yürütmekte.
'DÜNYANIN ADIM ATMA ZAMANI GELMİŞTİR'
1967 sınırına dayalı iki devletli, Kudüs'un başkent olduğu bir Filistin devletinin kurulması konusunda artık dünyanın adım atma zamanı gelmiştir. Filistin devletinin kurulması ertelendikçe barış gelmeyecektir, son olaylar da bunun kanıtı olmuştur.
Bu noktada atılması gereken adımların kararlaştırılması için belli toplantıların zirvelerin yapılma kararı alınmış bulunuyor. Yarın da İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Dışişleri Bakanları düzeyinde toplantısı olacak.
Türkiye olarak ikili ve çoklu görüşmelerde gerçekleri ifade etmekten çekinmiyoruz. Bunlardan birisi uygulanan çözüm ve yöntemlerin etkisizliği ve yanlışlığı. Bununla ilgili detaylı görüşmeleri muhattaplarımızla yapmaktayız, belirli görüşmeler çerçevesinde hareket ediyoruz. Eski yöntemlerle kalıcı çözümün çıkmayacağı aşikardır.
SURİYE MESELESİ
Değerli mevkidaşımla toplantı sırasında bölgesel konuları da konuşma imkanımız oldu. Özellikle Suriye meselesini konuştuk. Biliyorsunuz Lübnan'da 2 milyona yakın Suriyeli mülteci yaşamakta. Türkiye'de de 3.5 milyona yakın mülteci var. Bu konuda da görüş alışverişinde bulunduk.
Kendileriyle TİKA tarafından onarımı yapılan hizmet binasının açılışını yaptık. Eski TİKA çalışanı olarak TİKA'nın çalışmalarından gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Ben tekrar bu binanın hayırelı hizmetlere vesile olmasını diliyorum ve kendilerine bir kez daha misafirperverlikleri dolayısıyla teşekkür ediyorum.
'BUNLAR NE İSRAİL'E NE FİLİSTİN'E BARIŞ GETİRMİYOR'
Konuşmamda da ifade ettiğim gibi biz çözüm konusunda oldukça ciddiyiz, netleşmiş fikirlerimiz var. Bunların başında şu ana kadar Filistin devletine giden yolda çözüm olmadığının tespiti var ve buna yönelik adımların atılması var.
Uzun yıllardır medya gücünün oluşturduğu etkiyle dünyanın geri kalanına yalan söylediklerini ve bu yalanı da kurumsallaştırdıklarını görmekteyiz. Artık buna son vermenin zamanı geldi.
Başta bu tanımlamaların değişmesi lazım. Birinin toprağını işgal ediyorsunuz, evini alıyorsunuz, sonra o eve başkasını yerleştiriyorsunuz ve buna da tanım koyup yerleşimci diyorsunuz. Bunun adı hırsızlıktır.
Buna benzer yalanların artık kabul görmediği son olaylarda da ortaya çıktı. Bunlar ne İsrail'e ne Filistin'e barış getirmiyor. Bunların artık son bulması lazım. Mescid-i Aksa ile ilgili hassasiyetlere uluslararası toplumun dikkat etmesi lazım. Yıllardır uyarıyoruz. Yaptığımız uyarılara lütfen kulak verin.