Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:

“Kabul etmek istemeseniz de bu orta oyunları artık bayatladı. Millet bu tiyatroyu izlemiyor, millet CHP'nin bu senaryolarına dönüp de prim vermiyor. Kendiniz çalıyor, kendiniz oynuyorsunuz. Burada şunu da size hatırlatmak isterim, güvendiğiniz dağlara da çoktan karlar yağdı. Medet umduğunuz, önünde eğildiğiniz, büküldüğünüz Batılı aktörler sizi terk edeli çok oldu. Son bir umutla aradığınız numaralar ya kapalı ya sizi engelledi ya da kapsama alanı dışına çıktı. Kimse sizi umursamıyor, değer vermiyor, yalanlarınıza kimse kanmıyor. 

“Boykot çağrıları ekonomiyi değil, bumerang gibi döndü CHP yönetimini buldu”

Çok büyük bir çaresizlik içerisindeler, üç haftada tüm itibarlarını kaybettiler. Milletin nazarında rezil rüsva oldular. Batılı efendilerinden hiçbir destek göremediler. Boykot çağrıları deseniz biraz önce de ifade ettim, ekonomiyi değil, bumerang gibi döndü CHP yönetimini buldu. Yani kelimenin tam anlamıyla tüm cephelerde bozguna uğradılar. Şimdi bize sataşarak, partimize ve ittifak ortağımıza edepsizce hakaret ederek yaşadıkları hezimeti unutturmaya çalışıyorlar. Aslında hiç cevap vermeye değmez ama gençler bunları bilsin, gençler CHP'nin tarihini öğrensin. Ne diyor Özgür Bey, ‘CHP istese tek parti olarak devam edecekken demokratik seçimlerle ülkeyi tanıştıran parti CHP'dir’ diyor. Lütuf buyurdunuz. Ardından haddini daha da aşarak bize cuntacılıkla itham ediyor. 

“CHP'nin ikinci Genel Başkanı malum İsmet İnönü koltuğu çok severdi”

Sevgili gençler, özellikle buraya sizin için dikkat çekiyorum. CHP'nin ikinci Genel Başkanı malum İsmet İnönü koltuğu çok severdi. CHP'deki koltuğunu 1972 yılında 88 yaşındayken, o da isteyerek değil, Bülent Ecevit karşısında kaybedince bıraktı. 1930 yılında ilk çok partili siyaset denemesinde koltuğu öyle bir sallandı ki Serbest Cumhuriyet Fırkası’na üç ay tahammül edebildi. Sonra o partiyi kapattırdı, 1946'da kendi isteğiyle değil, gönüllü olarak değil, bakın altını çizerek söylüyorum yoğun uluslararası baskılar nedeniyle çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Buna mecburdu, başka çaresi, başka yolu yoktu. Şimdi o mecburiyeti sanki lütufmuş gibi kibirle milletin yüzüne vuruyorlar. 1950'de, Türkiye'de ilk şeffaf seçimde CHP iktidardan uzaklaştırıldı ve o günden bugüne tek başına iktidara gelemedi. Peki CHP iktidara gelemeyince, sandıktan çıkamayınca ne yaptı? 27 Mayıs cuntasının taşlarını döşedi. CHP ülkenin ayarlarını öyle bozdu ki 1961, 62, 63, 69, 1971 yıllarında cunta girişimleri oldu. 12 Mart muhtırasını alkışladılar. 27 Aralık 1979 muhtırasına ve 12 Eylül cuntasına giden yolu açtılar. 28 Şubat darbesine alenen alkış tuttular. Bizim yırtıp çöpe attığımız 27 Nisan bildirisinin arkasında durdular. Sokaklara çıkıp ‘ordu göreve’ diye gösteriler yaptılar. 17-25 Aralık darbe girişiminin ve Gezi kalkışmasının aktörü oldular. 15 Temmuz'da tankların önünden kaçıp televizyon karşısında keyifle kahvelerini yudumladılar. Türkiye'deki her darbenin, her darbe girişiminin, her muhtıranın, her cuntanın taşlarını döşediler, davetiyesini yazdılar, arkasında durdular, alkışladılar, darbecilerin sırtını sıvazladılar. CHP Genel Başkanına kendi tarihini iyi okumasını tavsiye ediyorum. CHP Genel Başkanına şayet biraz cesareti varsa, vesayet lekeleri ile adeta katrana dönmüş kirli geçmişiyle yüzleşmesini öneriyorum. Sayın Özel, 1950'den bu yana sandıkta yoksunuz, millet size yetki vermiyor ve siz 1950'den bu yana cuntalardan medet umuyorsunuz. Denklem gayet basit, CHP demek cunta demektir, cunta demek CHP demektir. CHP sadece yolsuzluğun değil, aynı zamanda bu ülkede darbeciliğin de kitabını yazmıştır.

“Siz yatın kalkın yargıya dua edin ki sizi kendi içinizden çıkan cuntadan onlar kurtardı”

Açık ve net ifade ediyorum; eğer o hakaret ettikleri, tehdit savurdukları bağımsız yargı olmasaydı şu anda bile CHP kendi içinden çıkan cunta yönetiminin esiri olacaktı. Siz yatın kalkın yargıya dua edin ki sizi kendi içinizden çıkan cuntadan onlar kurtardı. CHP tam olarak budur. Ülkenin meseleleri ile işi olmaz. CHP'nin vizyonu yoktur, planı, programı, ufku yoktur. CHP milletle ve milletin iradesi ile ontolojik sorunları olan bir partidir. CHP'nin özgürlük anlayışı sadece kendileri için bir avuç seçkin içindir. CHP faşizmin vücut bulmuş ete, kemiğe bürünmüş halidir. Geçen hafta neler yaşandığını hep beraber gördük, ibretle takip ettik. Sessiz kaldı diye, açıklama yapmadı diye bizim istediğimiz ölçüde destek vermedi diye sanatçılara, medya kuruluşlarına, yerli şirketlere baskı yaptılar. Yıllardır yol yürüdükleri ekran yüzlerini sırf istedikleri kadar bağırmadı diye adeta linç ettiler. Bunun adı nedir? Bunun adı en ilkel, en barbar haliyle faşizmin ta kendisidir. Faşizm söyleyeni susturmaktan ziyade susanı konuşmaya zorlayan zorbalıktır. Daha iktidar umudu yokken bunu yapanlar es kaza ellerine yetki geçse neler yapar, varın siz düşünün. Bakın açık açık söylüyorum cirimleri kadar yer yakarlar.

“Anarşiyle sokaklarını teslim aldığınız Türkiye çok eskilerde kaldı”

Ne sokak hareketleri ne kışkırtmalar ne tehditler ne boykot adını verdikleri linç listeleri Allah'ın izniyle bunlarla hiçbir yere varamazlar, varamayacaklar. Eski Türkiye artık yok. Anarşi ile sokaklarını teslim aldığınız Türkiye çok eskilerde kaldı. Üniversitelerini işgal edip öğrencileri, hocaları esir aldığınız Türkiye kötü bir hatıra olarak artık geçmişte kaldı. Ticareti, üretimi kilitlediğiniz günler çok geride kaldı. Sanatçıya, gazeteciye, yazara, medyaya, arkanıza aldığınız vesayet kurumlarıyla parmak salladığınız, ayar çektiğiniz Türkiye tarihte kaldı. Yabancı diplomatların arabalarından atlarını söküp o arabaları kendiniz de çekseniz size bir kuru teşekkür reva görecek konjektör bir daha geri gelmemek üzere tarihin çöplüğüne atıldı. Sayın Özel artık sadece millet var, milletin muazzez iradesi var. Bugün Türkiye'de milletin takdirine sahip çıkan güçlü bir iktidar var. 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulmuş bir Cumhur ittifakı var. Millet adına karar veren bağımsız ve tarafsız bir yargı var. Her türlü vesayetten kurtulmuş bir Türk demokrasisi var. Cunta ve darbe girişimlerine göğsünü siper eden cesur bir millet var. Diplomasisiyle, savunmasıyla, zalimler karşısında dik duran tavrıyla göz dolduran, mazlumların umudu olan bir Türkiye Cumhuriyeti var. Ne yaparsanız yapın bunu değiştiremeyeceksiniz. Cuntayla, darbeyle, vesayetle, ajanlarla, ajanslarla, kirli parayla, kara parayla, para kuleleriyle, sınır ötesine yaptığınız çağrılarla varabileceğiniz hiçbir yer yok. Bunu öğreneceksiniz, buna alışacaksınız. Sandıktan çıkan iradeye kuzu kuzu teslim olacaksınız. 

“Hiç kimse bunların faşizan baskılarına boyun eğmesin”

Buradan açık açık sesleniyorum, hiç kimse bunların faşizan baskılarına boyun eğmesin, kimsenin korkusu olmasın, kimse çekinmesin, kimse öfke yılgınlığa, endişeye kapılmasın. Korkaklar zafer anlatır, dikemez, korkaklar kaybetmeye mahkumdur. Türkiye'yi yerinde sayanlar, yerinde zıplayanlar değil, son 23 yıldır olduğu gibi hedeflerine doğru emin adımlarla yürüyenler istikbale taşıyacaklardır. Kardeşlerim unutmayın ne diyor şair, ‘Davası hak olanın yardımcısı Allah'tır. Hak olan muhakkaktır.’

“CHP’nin neden eteklerinin tutuştuğunun farkındayız”

Ana muhalefet partisi kendi iç meselelerini örtmek, İstanbul'da patlayan yolsuzluk barajının önünü tıkamak için ülke gündemini esir almak istiyor. CHP'nin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındayız. Eteklerinin neden tutuştuğunu, niçin bu kadar hırçınlaştıklarını, neyi saklamaya, neyi yargıdan kaçırmaya çalıştıklarını çok iyi biliyoruz. Şunu sizin ve milletimizin de bilmesini arzu ediyorum, firariler yakalanıp yargıya teslim edildikçe dananın kuyruğu asıl o zaman kopacak. İtiraflar ve yeni delilerle soruşturmalar derinleştikçe CHP'nin neden sokağı adres gösterdiğini, neden provokasyona giriştiğini daha net görülecektir. Tekrar söylüyorum İstanbul merkezli yolsuzluk çarkının boyutları ortaya çıktıkça bunların milletin yüzüne bakacak halleri bile kalmayacak. Muhalefetin oyununa gelmeyin, bizim çok daha mühim gündemlerimiz var.

İstanbul'u deprem korkusu vurdu: O lüks semtte deprem korkusundan evler satışta İstanbul'u deprem korkusu vurdu: O lüks semtte deprem korkusundan evler satışta

Erdoğan DEM Parti heyetiyle yarın görüşecek

Terörsüz Türkiye hedefi gibi ülkenin geleceği açısından hayati öneme sahip meselelerimiz var. Cumhur İttifakı olarak büyük bir titizlikle, büyük bir sabırla yürüttüğümüz bu süreci inşallah ülkemizin hayırlı olacak şekilde neticelendireceğiz. Yarın DEM heyetini kabul ederek kendileriyle görüşecek hem de terörsüz Türkiye hedefine ulaşma irademizi teyit edeceğiz. Türk'ü, Kürt’ü, Arap'ı, Alevisi, Sünnisi ile hem ülkemizi hem de bölgemizi imar ve ihya etmek, topraklarımızda huzuru hakim kılmak için gayret göstermeye İnşallah gayret göstereceğiz.

Erdoğan, Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerini iletti

Sayın Bahçeli'ye bugün bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum Rabbimden kendisine sağlıklı hayırlı ve uzun ömürler niyaz ediyorum.”