CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden kazasına ilişkin, "İkinci kapasite artışına ve yanlış birçok uygulamaya imza atan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum, hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olduğu halde felaket bölgesine gitmemiştir. Bu da suçluluk psikolojisinin bir sonucudur. Ayrıca Murat Kurum'un hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olması abesle iştigaldir" dedi.
CHP'li Deniz Yavuzyılmaz, 13 Şubat'ta Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden kazasına ilişkin yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıklamak üzere CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Yavuzyılmaz, "Bu felaket, bir doğal afet değildir. Toprak kayması veya heyelan değildir. Bu felaket, siyanür içerikli milyonlarca ton yığın liç malzemesinden oluşan yapay bir dağın kaymasıdır. Yığın liç sahasının yüksekliği, 200 metrenin üzerine çıkmıştır. Bu berbat bir dünya rekorudur. Dünyanın en tehlikeli ve en yüksek yığın liç sahasıdır. Yığın liç sahasının, bu yüksekliğe çıkmasının sorumlularının başında dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum gelmektedir" ifadelerini kullandı.
'AFET SONRASI YÖNETİM KRİZİ OLUŞMUŞTUR'
Göçüğün altında 9 kişinin kaldığını anımsatan Yavuzyılmaz, "AK Parti hükümeti bir kez daha arama kurtarma faaliyetlerini eline yüzüne bulaştırmıştır. Afet sonrası yönetim krizi oluşmuştur. Türkiye, tarihinin en büyük çevre felaketlerinden birini yaşarken, Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki bölgeye 172 saat sonra, yani bir hafta sonra gelmiştir. Bu sürede İstanbul'da iş insanlarıyla toplantılar yaptığı, Adana ve Osmaniye'de kuralara katıldığı, ziyaretler yaptığı tespit edilmiştir. İkinci kapasite artışına ve yanlış birçok uygulamaya imza atan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum, hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olduğu halde felaket bölgesine gitmemiştir. Bu da Murat Kurum'un suçluluk psikolojisinin bir sonucudur. Ayrıca Murat Kurum'un hala TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olması abesle iştigaldir. Acilen istifasını istiyoruz" diye konuştu.
'BUNUN ADI CİNAYETTİR'
Yavuzyılmaz, soruşturma kapsamında şirket çalışanlarının asli kusurlu, işveren ve taşeron şirketlerinin yetkililerinin ise tali kusurlu olarak tutuklandığını ve son olarak 2 mühendis ile beraber toplam 8 kişinin tutuklandığını belirterek, "Sorumluluk çalışanların üzerine atılmak isteniyor. Felaketin önünü açan onayları veren siyasi sorumlular, yargıdan kaçırılmak isteniyor. İfade tutanakları; çatlaklar olay günü sabah tespit edildi. Buna rağmen 12.00-12.15 arasında patlatma yapıldı. Yığın liç sahasında 8 metre olması gereken basamak yükseklikleri aşıldı. Yığın liç sahası tasarımında hata şüphesi var. İlk kayma 33'üncü basamakta oldu. Oysa şirketin resmi internet sitesine göre, yığın liç sahasının her fazının her biri 8 metre yüksekliğine sahip 8 basamaktan oluşmalıydı. Buna göre hesaplandığında, 4 fazda maksimum 32 basamak olması gerekiyordu. Ancak ifadelerde proje şirketinin, 36 basamağa kadar çıkma yetkisi verdiği belirtiliyor. İlk kayma 33'üncü basamakta oldu. Çevre, Enerji ve Çalışma Bakanlıklarının, sahanın bu durumunu yeterince denetlemediği ve üretim baskısı yaratan bu tasarım değişikliğine onay verdiği anlaşılıyor. Bunun adı cinayettir" dedi.