CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda “Bu santral kimin? Bizim mi, yoksa Rusların mı? Orada sizin de iyi bildiğiniz üzere Akkuyu'nun CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Anastasia Zoteeva demiş ki: ‘Biz başka bir devletin topraklarında bu santrali kendimizi için inşa ediyoruz. Bu nükleer santral Rusya'ya aittir ve bu başka bir ülkenin topraklarında bulunan kendi santralimizdir.’ Sonra onun üzerine, kısa bir süre sonra siz bir açıklama yapmışsınız ve demişsiniz ki: ‘Akkuyu Nükleer AŞ Türkiye Cumhuriyeti'nin vergi mevzuatına, hukuk kurallarına göre çalışan bir şirket, bir Türk şirketi.’ E, tabii ki Türk şirketi olacak. Bugün yurt dışında, Almanya'da, Hollanda'da açtığımız şirketlerin çoğu aynı zamanda Alman şirketi, Hollanda şirketi; doğal olarak o ülkenin mevzuatına tabii oluyor. Bu aslında buradaki iddiaya verilen bir cevap değil Sayın Bakan yani anlaşılıyor ki bu bizim değil. Orada başka birtakım şeyler de var, limanla ilgili orada gene bir Akkuyu Nükleer Anonim Şirketinin Üretim ve İnşaat Organizasyon Direktörünün de açıklamaları var. Yani bir Rus yatırımı var ortada ve bu santral bizim değil, bizim topraklarımıza gelip başka bir ülkenin yaptığı bir yatırım var. Bunun nasıl bir açıklaması var?” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2022 Yılı Kesin Hesabı ve 2024 Yılı Bütçe Teklifi görüşülüyor. Görüşmelerde konuşan CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, şunları söyledi:

“Ben önce bir enerji sektörünün ekonomi içindeki yeri açısından birkaç rakama bakayım dedim, böyle ilginç sonuçlar çıktı; biri şu: Kamu enerji yatırımlarının toplam kamu yatırımları -yani 10'lu sektör ayrımı vardır, o 10'lu sektör ayrımı içinde- içindeki payı 2002 yılında yüzde 20,8'miş, 2022 yılında yüzde 7,8'e düşmüş. Gene, kamu enerji yatırımlarının millî gelir içindeki payı da yüzde 1'miş, binde 3'e düşmüş yani kamunun enerji yatırımı alanından çekildiğini görüyoruz. Normalde ne beklenir? Özel sektörün bu alanı tamamlaması beklenir. Toplam enerji yatırımları açısından da bakayım dedim, toplam enerji yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı 2002'de yüzde 7,7'miş, 2022'de yüzde 2,4'e düşmüş; gene millî gelir içindeki payı da yüzde 1,5'tan binde 7'ye düşmüş yani aslında baktığımız zaman yatırımlarda bir azalış gözüküyor. Yani bunun nasıl bir açıklaması var? Yani sonuç itibarıyla -aslında birazdan söyleyeceklerimle de bağlantılayacağım konuyu- bu ilginçtir, daha önceki planlara baktım Onuncu Plan, On Birinci Plan; oralarda da mesela tabii gelecek projeksiyonlar var, o projeksiyonlara göre enerji üretiyoruz yani sonuçta ekonominin ne kadar, yüzde kaç büyüyeceğini öngörüyoruz, değil mi, projeksiyonlar yapıyoruz? Aynı şekilde bunun bir enerji bağımlılığı, ‘Ne kadarlık bir enerji kullanır?’ üzerinden de talep projeksiyonu yapıyoruz. Fakat çok ilginçtir, Onuncu Plan'da, Onuncu Plan'ın son yılı olan 2018'de birincil enerji talebi bin ton petrol eş değeri cinsinden 154 bin olarak planlanmış ama gerçekleşme 147.955 olmuş. On Birinci Plan'da 2023 için 174 bin olarak öngörüyormuş; 2023 şimdi belli oldu, gerçekleşme tahmini 163 bin. Elektrik enerjisi talebi teravat saat olarak 341 binmiş 2018'de Onuncu Plan'da, hedeflenen 303 bin olmuş. On Birinci Plan'da 376 bin planlanıyormuş, 325 bin olmuş. Kişi başına elektrik enerjisi tüketimi kilovat saat olarak kişi başına 4.241 olarak planlanıyormuş, 3.698 olmuş; On Birinci Plan'da 4.324'müş, 3.780 olmuş. Yani aslında ilginç olan şu: Hiçbir talep projeksiyonu tutmamış yani bu şimdi nedir? Bu üretim ile talep arasındaki ilişki nasıl tanımlanıyor? Bu konuda ayrıntılı bilgi almak isterim sizden yani bir enerji fazlası mı var, fazla enerji mi ürettik? Yani enerji sektörünü çok mu fazla bir anlamda destekledik yani özel sektöre açtık ya da özelleştirdik?

“BU SANTRAL BİZİM DEĞİL, BİZİM TOPRAKLARIMIZA GELİP BAŞKA BİR ÜLKENİN YAPTIĞI BİR YATIRIM VAR. BUNUN NASIL BİR AÇIKLAMASI VAR?”

Tabii, bu Akkuyu Nükleer Santrali olayı aslında hepimizi, Türkiye'yi, kamuoyunu en çok meşgul eden konulardan biri. Burada da tabii, işin bir tarafı zaten nükleer enerjinin aslında... Bir taraftan ‘temiz enerji’ deniliyor ama çok yüksek bir tehlike, işte, Çernobil'de de yaşananlar aslında bunu gösteriyor; çok özel olarak dikkat edilmesi gereken bir sektör ve bu açıdan da baktığımızda, aslında Türkiye'de, özellikle nükleer santralin olduğu bölgelerde yaşayan insanların çok şiddetli bir biçimde nükleer santral yapımına karşı olduğunu görüyoruz. 

Tabii, işin bir boyutu, başka bir boyutu da aslında son dönem gündeme geldi -işte, bu ekim ayı içinde- bu santral kimin? Bizim mi, yoksa Rusların mı? Orada sizin de iyi bildiğiniz üzere Akkuyu'nun CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Anastasia Zoteeva demiş ki: ‘Biz başka bir devletin topraklarında bu santrali kendimizi için inşa ediyoruz. Bu nükleer santral Rusya'ya aittir ve bu başka bir ülkenin topraklarında bulunan kendi santralimizdir.’ Sonra onun üzerine, kısa bir süre sonra siz bir açıklama yapmışsınız ve demişsiniz ki: ‘Akkuyu Nükleer AŞ Türkiye Cumhuriyeti'nin vergi mevzuatına, hukuk kurallarına göre çalışan bir şirket, bir Türk şirketi.’ E, tabii ki Türk şirketi olacak. Bugün yurt dışında, Almanya'da, Hollanda'da açtığımız şirketlerin çoğu aynı zamanda Alman şirketi, Hollanda şirketi; doğal olarak o ülkenin mevzuatına tabii oluyor. Bu aslında buradaki iddiaya verilen bir cevap değil Sayın Bakan yani anlaşılıyor ki bu bizim değil. Orada başka birtakım şeyler de var, limanla ilgili orada gene bir Akkuyu Nükleer Anonim Şirketinin Üretim ve İnşaat Organizasyon Direktörünün de açıklamaları var. Yani bir Rus yatırımı var ortada ve bu santral bizim değil, bizim topraklarımıza gelip başka bir ülkenin yaptığı bir yatırım var. Bunun nasıl bir açıklaması var? Yani aslında baktığımız zaman son derece verici bir durum var ortada.

Lütfen, kamuoyundaki bu konudaki kuşkuları da -yani böyle bir Türk şirketi gibi değil, tabii ki öyle ama bunları- ortadan kaldıracak bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.”

Kaynak: ANKA