Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül TV5'te Yavuz Selim Sözer'in sunduğu Günden Yansıyanlar programının konuğu oldu. Bülbül, Mecliste kabul edilen 'Sansür yasası' ile ilgili konuştu.
Yasada nokta dahi değiştirmediler, basının haber alma hakkını kullanmasından korkuyorlar, Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz diyen Bülbül'ün konuşması şu şekilde;
Vatandaşın haber alma hakkını kısıtlayan yasal bir düzenleme
Bu yasayla hedeflenen seçime hazırlık yasası bu yasak, bu yasa AK Parti’nin seçime iletişim özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırıcı ve vatandaşı kendisine o son süre kenetleyecek, vatandaşın haber alma hakkını tamamen kısıtlayan bir yasal düzenleme boyutunda. Bu düzenlemeyle seçime hazırlık yasası düzenlemesi olarak kabul ediyoruz, Sansür yasası Adalet Komisyonu'na dört ay önce geldiği zaman biz Adalet Komisyonu'ndan şunu söyledik;
“Bu yasa açıkça basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını ihlal edici bir yasadır. Bu yasa otokratik rejimlere ait bir yasadır. Türkiye'de demokrasinin ve özgürlüklerinin olmadığını, hukuk devletinin olmadığını açıkça ilan eden bir yasadır. Bunu geri çekin" dedik ve bazı maddeleri konusunda ‘düzenleme yapacakları’ konusunda bir hava vardı.
“Yasada nokta dahi değiştirmediler”
Ama çok ilginçtir, komisyondan geçtiği gibi geldi 29. maddede özellikle hiçbir değişiklik yapılmadan geçtik, bir nokta bir virgül dahi değiştirmediler.
Bu yasada Açık ve net denetleyici ve düzenleyici olan üç tane kurumu, Basın İlan Kurumu, İletişim Başkanlığı ve BTK'yı açıkça büyük yetkilerle, anayasadaki yasama yetkisi, yargı yetkisini alıp da onlara vererek artık yürütmeye bağlı olan bu tip kurumların ceza veren, ilan ve reklam kesme cezası veren, muhalif basını cezalandırıcı yetkilerle donatan bir düzenleme olarak getirdiler.
Bakınız İletişim Başkanlığı, tamamen taraflı bir cumhurbaşkanlığına bağlı, AK Parti'nin
“İktidarın propagandasını yapan bir başkanlık İletişim Başkanlığı”
Siz İletişim Başkanlığı'nı getirip de basın kanunu içerisine bir taraf olarak alırsanız ve basın kartı verme komisyonunun dokuz kişilik üyesini beşini İletişim Başkanı tarafından seçilmesini sağlarsanız muhalif basını tam anlamıyla basın kartıyla terbiye etmek amacıyla düzenlemeler yaparsanız bu kanunun açıkça ruhunu ortaya koyar.
İletişim başkanı taraflı bir insan, cumhurbaşkanı taraflı bir insan onun taraflı bir memurunu tırnak içinde diyorum memur arkadaşları bir kenara koyuyorum, siz getiriyorsunuz basın kartı verme komisyonundaki dokuz kişinin beşini belirletiyorsunuz, yetkiye bakın.
“Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz“
Bu yasayla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yetkili kurullarımız kararını verecek ama Anayasa Mahkemesi'ne mutlaka gideceğiz, bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Yetkili kurullar açıklama yapar bu konuda.
Bu yasa açıkça ‘basın sansür yasası’ olduğundan dolayı Türkiye'de yapılan yolsuzlukları, dünyadaki bilgileri yani halkın haber alma hakkını kullanmaya engel olan bu yazının iptali mutlaka gerekiyor.
Eğer Anayasa Mahkemesi'ne gidersek, Anayasa Mahkemesi bu konuda karar vermede gecikirse, çünkü Anayasa Mahkemesi kararları hep gecikiyor, karar veriyor ama o olay çoktan bitmiş oluyor.
Biz zaten iktidara geldiğimiz zaman bu yasaları nasıl avukatlık, çoklu avukatlık yasasında olduğu gibi nasıl demokratik demokrasi ve özgürlüklere hukuk devletine uymayan bu sansür yasasını ne yapacağız. Türkiye'yi demokrasi özgürlükler ve hukuk devletinin yaşanacağı bir ülke haline getirmek için kanun tekliflerimizle, kanunlarımızla Türkiye'yi hep birlikte yöneteceğiz.
“Basının haber alma hakkını kullanmasından korkuyorlar”
Çünkü ülkenin demokrasiye, özgürlüklere, hukuk devletinin ihtiyacı var. Ülkenin artık cezaevlerine ihtiyacı yok, ülkenin millet bahçelerine ihtiyacı yok. Bu hükümetin, bu iktidarın artık millete vereceği iki şey var. Millet bahçesi veriyor, biri ceza veriyor. Düşünebiliyor musunuz? Cezaevi yatırımları 2022’de 384 tane cezaevine ek olarak 32 tane cezaevi daha yapılıyor, düşünebiliyor musunuz?
Millet bahçesi yaptık diye övünen bir iktidar var, cezaevi yaptık diye övünen bir iktidar var, dünyada üçüncü olmuş Atatürk Havaalanı'na siz millet bahçesi yapıyorsunuz, yazıklar olsun. Bu ülkede bu iktidarın artık vatandaşa verebileceği bir şey kalmadı. Onun için vatandaşın eleştirilerinden korkuyorlar, basının özgür haber alma hakkını kullanmasından korkuyorlar.