GÜNDEM

CHP lideri Özgür Özel: "Filistin'e gideceğiz"

CHP Lideri Özgür Özel partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin konular hakkında konuştu. Özel, insani yardımların ulaşmasını sağlamak için Filistin'e gideceklerini söyledi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) grup toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Yargı krizine değinen Özel, "Mesele anayasa krizi değildir. Mesele bir mahkemenin ve ona cesaret veren bir parti genel başkanının anayasayı tanımama krizidir. Mesela bir devlet krizidir. Mesele anayasanın bir sayfanı tanımayayım ses çıkmazsa öbür sayfasını da tanımam deyip yarın Meclis'i de tanımamanın, ülkede anayasasız bir düzeni dayatmanın, belki yarın seçimleri yapmamaya kalkışmanın hesabı içinde olan bir darbe girişimine direnip direnmeme meselesidir" ifadelerini kullandı.

Özgür Özel, CHP'li milletvekillerinin 280 saattir Meclis'te nöbette olduğunu hatırlatarak, " Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında bu darbeye direniyorlar, direnmeye de devam edecekler" dedi.

Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

Özel grup toplantısındaki konuşmasına, Pençe Kilit operasyonunda şehit olan Üstteğmen Abdullah Köse'ye Allah'tan rahmet ve ailesine, milletimize baş sağlığı dileyerek başladı. Bunun yüreğimize düşen son acı olması temennisinde bulundu.

Zonguldak'ta 11 mürettebattan henüz haber alınamadı. Mürettebattan birinin cansız bedenine ulaşıldı. Diğerleri için bir mucizeye ulaşmayı ümit ediyor. Ailesine sabırlar diliyoruz.

EKREM İMAMOĞLU'NA TEBRİK

Yaşanan süreçte iktidar partisi ilk kez iklim krizinin bunlara neden olduğunu söyledi. İklim krizinin varlığını kabul etmek önemli. Ancak hükümetler iklim krizini "doğal afet biz ne yapalım" diyebilecek durumunda değiller.

Deprem olacak afet olacak ancak siz hazırlığınızı yapacaksınız. Kentler mutlaka dirençli olacak. Bunun için iktidarın hazırlık yapması gerekiyor.

Merkezi yönetim bizde değil ama dirençli kentler için siz ne yapıyorsunuz diye soranlara cevabımız var. Örnek olarak İBB'den bahsedebiliriz. Bu hafta sonu İstanbul'a metrekareye 30 ila 50 kilogram yağış düştü. Daha önce AK Parti iktidarlarında 40-50 kilogramlık yağışlarda "tarihin en büyük yağışları yapacak bir şey yok" diyorlardı.

2019'da yönetim değişti henüz alt yapıyı yapamadan kış geldi "yer altı geçitlerinde su birikti işte CHP'nin yönettiği İstanbul" dediler. Pandemide Kılıçdaroğlu ile İSKİ'de aldığımız sunumu dün gibi hatırlıyorum. Pandemide trafiğin de olmamasını avantaja çevirerek İstanbul'da bir şeyler yaptık. O günden sonra ilk büyük sınav bu hafta sonuydu. Hepimiz birlikte öyle görüntüler görmedik. Yaşananlar sel, taşkın, hayat kayıpları yerine dünyaca ünlü bir metropole yakışır düzeydeydi. İşte CHP belediyeciliği. Ekrem Başkan ve ekibini tebrik ediyoruz.

'FİLİSTİN'E GİDECEĞİZ'

İsrail Hamas ile mücadele adı altında Filistin'e adeta bir soykırıma girişti. Bu kadar büyük bir zulmün karşısında dünyanın büyükleri sessizliğe büründüler. Bugün yapılması gereken Filistin'e sahip çıkmak ve zulme dur demektir.

Bundan sonra etkin olarak girişimleri sürdürmeye devam edeceğiz. İlk fırsatta insani yardımların ulaşmasını sağlamak, CHP'li yerel yönetimlerin insani yardımlarını bölgeye ulaştırmak ve soruna dikkat çekmek için Filistin'e gideceğiz.

Meclis'teki bütün partilere ve iktidara sesleniyorum. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yılında gazilerimizin beklentilerini hep beraber çözmek boynumuzun borcudur. Tüm siyasi partilere açık davette bulunuyorum.

ANAYASA KRİZİ

Perşembe günü sayın Meclis Başkanı ile bir araya geldik. Meclis Başkanımıza Can Atalay özelinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi birkaç yere birden had bildiriyor. Diyor ki Hatay seçmenine seni kimin temsil edeceğine karar veremezsin. Hatay'daki milli iradeye karşı meydan okuması var. Mesele devamında Can Atalay krizini çok aşıyor. AYM'ye diyor ki anayasadan güç alıyorsun ama ben anayasayı tanımam. Meclis'e diyor ki yemine çağırmışsınız salmadım, komisyona çekmişsiniz bırakmadım, ben 600'ünüzü de takmam. Meclis Başkanı'na diyor ki ben karar aldım neden okumuyorsun? diye Meclis Başkanı'na ayar veriyor. Biz tüm bunlarda rahatsızlık duyuyoruz. Numan Kurtulmuş da duyuyor. Ancak Kurtulmuş bu noktada yapması gerekenleri meclis adına tam olarak yapmıyor.

'DARBE GİRİŞİMİNE DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Mesele anayasa krizi değildir. Mesele bir mahkemenin ve ona cesaret veren bir parti genel başkanının anayasayı tanımama krizidir. Mesela bir devlet krizidir. Mesele anayasanın bir sayfanı tanımayayım ses çıkmazsa öbür sayfasını da tanımam deyip yarın Meclis'i de tanımamanın, ülkede anayasasız bir düzeni dayatmanın, belki yarın seçimleri yapmamaya kalkışmanın hesabı içinde olan bir darbe girişimine direnip direnmeme meselesidir.

CHP Recep Tayyip Erdoğan'ın başına geçtiği darbe girişimine direnmeye karar verdi. Grubumuz 280 saattir Genel Kurul salonunu boşaltmadı. Nöbetçi arkadaşlarımız Meclis'i savunuyorlar.

130 milletvekili, kendilerine dayanışmaya gelen muhalefet partisi milletvekilleri ile anayasaya karşı darbe girişimine karşı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında bu darbeye direniyorlar, direnmeye de devam edecekler.

'DİSK'İN TALEBİNİN DESTEKÇİSİYİZ'

DİSK'in talebi Türkiye'deki 3.6 milyonu kamuda çalışan toplam 20 milyon çalışan için önemli bir talepleri var. Gelirlerin asgari ücret kadarki kısmi vergiden muaf. Ama vergi dilimleri hesaplanırken asgari ücret hesaba katılıyor. Öyle olunca ocak ayında alınan maaş aralıkta buharlaşıp gidiyor. Bu yöntemle 19 bin 225 TL ocak ayında maaş alan biri aralıkta 17 bin 700 TL alıyor, bin 520 lirası cebinden çalınıyor. DİSK'te diyor ki vergi dilimleri yüzde 15'ten değil, 10'dan başlasın. Asgari ücret arındırılsın. Bundan sonraki süreçte çalışanın cebinden vergi marifetiyle para alınmaya son versin. Biz bunu destekliyoruz. Bunu genel kurula indireceğiz. Genel kurulda kimin emekten yana oy kullandığını kimin de emeğin karşısında bu adeta yan kesicilikle emekçinin cebinden her ay para çaldığını veya buna sessiz kaldığını hep beraber göreceğiz.

'EMEKLİNİN MAAŞINDAN 429 EKMEK ÇALDILAR'

Emekli insanca yaşam istiyor. Seçim bitince Erdoğan'ın emekliyle ilgili kaygısı olmadığı ortaya çıktı.

Erdoğan seçildiğinde ekmek 5 TL bugün ekmek 7 TL. Seçildiği gün asgari ücret 2280 ekmek alıyordu bugün 1629 ekmek alıyor. Seçimden bu yana bir asgari ücret 652 ekmek kaybetti. En düşük emekli maaşı 7500 haziranda 1500 ekmek alıyordu şimdi 1071 emeklinin de maaşından 429 ekmek çaldılar.

Sonra biz memurdan emekliden yanayız diyorlar. Eğer samimilerse aralık ayında asgari ücret belirlenirken bir an önce bu kaybı tamamen telafi eden ve gelecek senenin hak eden artışını yapan bir teklifle gelirler. Bu sene asgari ücret görüşmeleri de en düşük emekli maaşının belirlenmesi de Recep Tayyip Erdoğan için o kadar kolay geçmeyecek. Emekliyi de emekçiyi de karınca gibi ezdirmeyeceğiz. Karıncanın da kardeşi var. O da Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

KOBİ'lere ve küçük esnafa ait çeklerde karşılıksız çek çıkma oranı sadece ekim ayına oranla yüzde 100 artmış. Yani iki katına çıkmış. Tehlike ve alarm zilleri esnaf ve KOBİ'ler için onların karşılıksız çıkan çekleri üzerinden büyük bir ticaret hacmi için çalmaktadır.

HRANT DİNK CİNAYETİ

Hrant Dink'in katledilmesinin Türkiye'de yaşattığı dramı 16 yıl sonra bir kez daha hep beraber yaşadık. Derin güçler güvercin katilini serbest bıraktılar.

Samast denen katil, birtakım derin güçlerin (FETÖ’nün maşa olarak kullanıldığını hatırlatalım) derin güçler güvercini katlettiler. Hepimizin gözüne baka baka “Toparlanacağız, hak arayacağız”, “Biz buradayız” dediler. “Biz icap ettiğinde katilimize bile sahip çıkarız” diyorlar.

'BİZ BURADAYIZ, HODRİ MEYDAN'

Kılıçdaroğlu'ndan devraldığımız bu emanet kürsüden, Ecevit'in İnönü'nün Atatürk'ün kürsüsünden o derin güçlere diyoruz ki; Biz buradayız, siz katilinize sahip çıkıyorsanız biz cesur, temiz insanlar birbirimize de bu ülkeye de sahip çıkacağız. Bunu böyle bilin. Size söylüyoruz, biz buradayız, hodri meydan.

50+1 YANITI

5 Ekim 2019'da Erdoğan diyor ki, 50+1 rastgele bir tercih değildir. Gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir. Diyor ki biz yaptık, önerdik demiyor. Satır arasında kararın bir yerde alındığı var.

10 Kasım 2021'e gelince bir şey olmuş. Diyor ki, Temel Karamollaoğlu ziyaretinde 50+1'in mahsurlu olduğunu anladık. İttifak ortağından 16 Kasım'da cevap geliyor. Bahçeli diyor ki 50+1 oy hesabını eleştirenleri anlayışla karşı karşılamamış abesle iştigal olur. 23 Kasım'da da bu masum bir talep değildir diyor.

Geçtiğimiz gün Almanya dönüşü uçakta Erdoğan 50+1 şartının değişmesi isabetli olur partileri yanlış yollara sevk ediyor, yanlış işler yapılıyor. MHP'nin yanlış bir yol olduğu, onunla birlikte olmanın bir hata olduğu, MHP'nin sırtında kambur olduğunu açıkça ifade ediyor. Devlet bey bugün çıktı, "Eksiklikleri olabilir ama taviz verilemez ama Cumhurbaşkanımızla aramızı kimse açamaz"

'BİZİMLE ANAYASA DEĞİŞTİREMEYECEKSİN'

Bir, bizim CHP olarak bunlarla meşgul olmamız mümkün değil. Sayın Erdoğan sen ne değiştireceksin bilmiyorum. Sistem mi, ortam mı, ittifak mı, rahmetli Erbakan'a attığın kazıkta olduğun gibi gömlek mi değiştireceksin ama emin ol bizimle birlikte anayasa değiştiremeyeceksin.

Anayasa Erdoğan için değil her doğan için yapılır o da toplumsal mütabakatla yapılır. Öyle MHP ile baş başa verdik noktasını virgülünü değiştirmez dersen seni böyle esir alırlar kardeşim. Derdine kendin yan. Git derdini başka tarafta anlat.

'MEŞGUL ETMEYİN MEMLEKETİ'

Biri diyor ‘Yanlış yola saptım’ öbürü diyor ki ‘sistem çok güzel, Cumhurbaşkanımızla aramızı kimse bozamaz’ diyor. Bu yürümeyen bir evliliği sürdürmeye çalışmaya benziyor.

Hani Hulusi Kentmen hakim kürsüsünde oturur da taraflardan biri der ki "çok mutsuzuz" öbürü der ki "yalan hakim bey çok mutluyuz" biri der ki "ben boşanmaya gideceğim" öbürü der ki "hafta sonu pikniğe gidecektik hani" biri der ki "ben artık bunu istemiyorum" öbürü der ki "yalan söylüyor bizim aramız çok iyi" Hulusi Kentmen döner der ki "eh keratalar meşgul etmeyin mahkemeyi"

Biz de bunlara diyoruz ki "Eh keratalar, ayrılsanız ne birleşseniz ne. Ayrılmanıza bel bağlayan birleşmenize umut bağlayan yok. Biz kendi yolumuzdayız. Hadi oradan keratalar, meşgul etmeyin memleketi"

KYK YURDUNDAKİ SKANDALLAR

Son dönemlerde KYK yurtlarından haberler geliyor. Asansör kazaları ve zehirlenme... Öğrencileri asansörde öldüremeyen zehirleyerek öldürmeye çalışıyor gibi bir sistemsel sorun var. Sorunun özü şu, bu ülke kendi öğrencisinin barınma sorununu çözemeyecek ülke değil. Bu ülke TOKİ yapıyor övünüyorsun, yol yapıyor övünüyorsun, köprü yapıyor övünüyorsun, yurt yapmaya gelince yapmıyorsun. Bu bilinçli bir tercih. Bu cemaatlerin, tarikatların kucağına onların devşirebilmesi için 18 yaşındaki evlatlarımızı ittirmek için yapılan bilinçli bir tercih.

Bir, geçmişte Makine Mühendisleri Odası'ndaydı asansör denetimi, aldılar. Derhal, Makine Mühendisleri Odası ile gerekli incelemeler yapılıp KYK yurtlarının tümünün asansörleri incelenmelidir. Gıda Mühendisleri Odası, bütün akademik odalar göreve çağırılmalıdır. Devlete emanet çocuklarımızın hayatları daha fazla tehdit altında olmamalıdır.