Danıştay önüne gelen köylüler ANKA Haber Ajansı’na konuştu. 

"Kıymasınlar onlara, bizi de susuz bırakmasınlar"

Hacıbekirler köyünden gelen Şerife Can, "Nenelerimiz, dedelerimiz bu toprakta yetiştiler, onlar teslim etti bizlere bu toprakları. Ama maden işi çıktı. Bizim hayvanlarımız var, tarlalarımız var. Tarlalarımızı ekiyoruz, hayvanlara bakıp kasabalara süt veriyoruz. B çamları biz diktik, dağlarda çalışmaya gittik. Fakiriz, çoluğumuz çocuğumuz var. Onların ikisini aldım kucağıma, sırtıma sepetimi koyup ekmeğimi, suyumu yüklendim, yayan dağların tepesine çıktım. Koca çapalarla yerleri kızdım, ellerimle düzledim fidanları diktim. Yemyeşil orası nasıl kıyarlar? Kıymasınlar onlara, bizi de susuz bırakmasınlar. Bize acısınlar, biz kimseye zarar vermiyoruz" dedi.

"Onlar dağlara, taşlara ölüm getirdiler"

Batman’daki balık ölümlerinin nedeni ‘nitrit zehirlenmesi’ çıktı Batman’daki balık ölümlerinin nedeni ‘nitrit zehirlenmesi’ çıktı

Hacıbekirler köylüsü Gülferit Güven ise ağaçların kesiminin devam ettiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

''Onca dağları yok edecekler. Onlar dağlara, taşlara ölüm getirdiler. Çöl olmak istemiyoruz. Biz kasabalarda, betonlarda yaşayamayız. Biz köyümüzde bir odada yaşamaya alışkınız. Biz hayvanlarımızla yaşamaya alışkınız. Biz hayvanlarsız yaşayamayız. Bizi ölüme terk etmesinler, bizi canlı canlı mezara koymasınlar. Bizi susuz bırakacaklar, hayvanlarımızı susuz bırakacaklar, o dağdan geliyor bizim suyumuz. Bizi felakete sürüklüyorlar. Bizi felakete sürüklemesinler. Ne olur büyüklerimizden yardım istiyoruz, durdursunlar bu madeni. Asla maden istemiyoruz. Meralarımızı kesiyorlar. Bu çamları kestiler. Önce damgaladılar, gittik vardık bize ‘hayır annem sen köyünde yaşayacaksın, biz size zarar vermeyeceğiz’ dediler. Sonra kesimi başlattılar üç dört yerden. Biz bütün bütün haritadan silineceğiz, facia bu. Biz madenin altında kalacağız, biz canlı canlı öleceğiz. Bunun için istemiyoruz. Bak buraya kadar geldik. Çoluğumuzu, çocuğumuzu, hayvanımızı bıraktık geldik. Ben hiç Çanakkale’den dışarı çıkmamıştım bak buraya, Ankaralara kadar geldim.''

"Ben doğada, temiz havada kanseri yenmiş insanım"

Kaya Ayfer Kenaroğlu ise, "Bizim köylerimiz haritadan silinecek. Ben doğada, temiz havada kanseri yenmiş insanım. Kolon kanseriydim ama doğada olduğum için her şeyi yendim, sağlığıma kavuştum. Şimdi nasıl çölde yaşarım? Biz bir an önce bu kesimin durdurulmasını istiyorum. Biz evimizi, hayvanımızı, çocuğumuzu bırakıp buralara geldik, yollara düştük. Biz maden istemiyoruz, topraklarımızın işgal edilmesini istemiyoruz. Mantarımız, kestanemiz, peynirimiz, sütümüz, kavunumuz, karpuzumuz… Biz ilaçsız her şeyi yetiştiriyoruz, sizlere de sunmak istiyoruz bütünTürkiyemize yetişebilsek. Maden, altın, para hiçbirini istemiyoruz. Önce sağlık sonra para” dedi.

"Kesmeyeceğiz’ diyorlar, arkamızı dönüyoruz kesmeye devam ediyorlar"

Yanıklar köyünden gelen Gülseren Özkan da şöyle konuştu:

"Maden istemiyoruz, hayvancılık yapıyoruz. Biz yaşamak istiyoruz, ölmek istemiyoruz. Ağaçların kesilmesine üzülüyoruz, her gün oradayız, yas tutuyoruz. ‘Kesmeyeceğiz’ diyorlar, arkamızı dönüyoruz kesmeye devam ediyorlar. Biz hakkından gelemedik bunların, durduramadık. Kapıya kadar dayandık, Ankara’ya kadar geldik artık destek istiyoruz. Bizi görsünler, duysunlar. Jandarma bizi kendi ormanımıza koymuyor. Kaçak çalışıyorlar şu an. İki kere kazandık mahkemeyi sonunda ama kaybediyoruz nasılsa. Suyumuza, toprağımıza, bize dokunmasın. Biz altın, gümüş para istemiyoruz. Nasıl geçiniyorsak öyle geçinelim. Biz buralarda yaşayamayız. Herkes memleketinde yaşasın.''