GÜNDEM

"Bozduklarınızı düzeltmek için faizi artırmanın yanında birçok başka adım atmanız lazım"

Abone Ol

Ekonomistlerden, vatandaşa herkesin gözü kulağı bugün Merkez Bankası'nın açıklayacağı faiz kararında idi. Yeni başkanı Hafize Gaye Erkan'la ilk toplantısını yapan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini 6,5 puan artışla yüzde 15'e çıkardı. Merkez Bankası böylece 27 ay sonra ilk kez faiz artırmış oldu.

Merkez Bankası'nın faiz kararı öncesi İktisatçı Mahfi Eğilmez kendi resmi sitesinde Merkez Bankası'nın faiz kararına ilişkin yazı kaleme aldı. Eğilmez, yazısında Merkez Bankası'nın yıllardır son ana kadar toplumu yönlendirecek hiçbir şey söyleyemediğini ve son ana kadar Merkez Bankası'nın ne yapılacağı tahmin edilemediği için açıklamada gelince piyalasarda bir dalganma yaşandığına dikkat çekti. 

Eğilmez, faizlerin kaç puan arttırılacağını değil hangi düzeye yükseltilirse ekonomide ne gibi sonuçlar olura dikkat çekerek üç ihtimali yazısında ele almıştı. O ihtimaller şu şekilde;

Faizlerde ki yükselme...

İlk senaryo: Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 8,5’den enflasyon düzeyine yani yüzde 40’a yükselttiğini düşünelim. Bu durumda Türk Lirası yeniden yatırım yapılabilir bir araç haline gelir, yabancı paradan dönüşler hızlanır, bankalardaki TL tasarruf mevduatı artar. Faizin açıklanan enflasyondan yüksek düzeye çıkması nedeniyle otomobile, konuta, borsaya ve altına yönelik talep geriler, ülkenin risk primi (CDS primi) düşer. Bunun sonucu olarak TL, yabancı paralara karşı değerlenir, kur geriler, yabancı yatırımlar ekonomiye girmeye başlar, borç verenler de daha çok borç vermeye yönelirler. Merkez Bankası rezervleri artmaya başlar. Ülkeye yönelik ilgi artınca dış borçlanmanın faizi de düşüşe geçer. Bu pozitif gelişmeye karşılık negatif bazı gelişmeler de ortaya çıkar. Örneğin sıcak para yeniden ekonomide egemen hale gelir ve para politikasının önemli bir kısıtı olur. Faizlerde ki yükselme bankaların elindeki düşük faizli devlet tahvillerini işe yaramaz varlıklar haline dönüştürür, bankalar zarar eder. Merkez Bankası’nın bu sert faiz artırımı bankaların da faizleri artırmasına yol açar. Bankaların faizleri artırması ve dönmeyen kredilerin peşine düşmesiyle zombi şirketlerin çoğu batar, bankaların kredi batıkları yükselir, KOBİ’ler faiz yükü nedeniyle zor duruma düşer. Kredi kullanmış bireyler sıkıntıya girerler, kurdaki düşüş nedeniyle ihracat düşer ithalat iyice artar, zaten yüksek olan cari açık iyice yükselir.

"Olumsuz sonuçlara yol açabilir"

İkinci senaryo: Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 8,5’den yüzde 15 düzeyine yükselttiğini düşünelim. Bu artış, son dönemde yaratılan yüksek artış beklentilerinin yarattığı beklenti tuzağı nedeniyle ‘dağ fare yarattı’ yorumuna yol açabilir. Herhangi bir olumlu sonuç yaratamayacağı gibi ilerleyen sürede olumsuz beklentilerin artmasına yol açabilir. Bu çapta bir artışla ülkeye yabancı yatırımcı gelmez, bankalar bir miktar negatif etkilense de bu etkilenme fazla olmaz. Zombi şirketlerin zombiliği su yüzüne çıkar, KOBİ’ler biraz daha sıkıntıya girer. Kur fazla geriye gitmeyeceği için ihracat ve ithalat çok fazla etkilenmez. Böyle bir faiz artırımı faizi hiç artırmamaya göre beklentilerini haksız çıkaracağı için ilerleyen günlerde daha olumsuz sonuçlara yol açabilir.

"TL, yabancı paralar karşısında değer kazanır"

Üçüncü senaryo: Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 15’e çıkardığını, enflasyon devam ettikçe faizi kademeli olarak artıracağını açıkladığını, eş – zamanlı olarak hükümetin yapısal reformların ilk adımlarını attığını varsayalım. Bu adımlara örnek olarak mesela İstanbul Sözleşmesinin tekrar kabul edildiğini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’ndan yürütmenin temsilcilerini çıkarmak için yasa teklifinin meclise sunulduğunu ve diğer yapısal reformların programının açıkladığını varsayalım. Bu, en güçlü yaklaşımdır. Bu adımlarla TL, yabancı paralar karşısında değer kazanır. Burada da kurun gerilemesi nedeniyle bankalar, tüketiciler, reel sektör ve ihracatçı olumsuz etkilerle karşılaşır ama bu etkiler faizin kademeli artırılması nedeniyle ve yapısal reformların desteğiyle daha sınırlı kalır ve ülkeye yabancı yatırımcı girişi daha yoğun olur.

Benim önerim üçüncü senaryonun uygulanmasıdır. Çünkü her zaman dediğim gibi faiz tek başına ekonomiyi batırır ama tek başına kurtaramaz.

"Başka adım atmanız lazım"

Bu ihtimallerin yanı sıra Mahfi Eğilmez, faiz artarsa başka bozulmalar yaşanacak ve "işte gördünüz mü faizi artırdık her şey bozuldu" denecek. Faizi yanlış belirlerseniz her şeyi bozabilirsiniz ama bozduklarınızı düzeltmek için faizi artırmanın yanında birçok başka adım atmanız lazım" dedi. 

Mahfi Eğilmez'in yazısının tamamı için TIKLAYINIZ