14 Mayıs ve 28 Mayıs seçim süreçlerinin derin bir ekonomik krizin gölgesinde tamamlanmasının ardından, gözler yeni ekonomi yönetimine ve politikalarına çevrildi. Eski Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ekonominin dümenine geçeceği belirtilirken, Amerikan haber kuruluşu Bloomberg'den bu iddia ile çarpıcı bir yorum geldi.
Bloomberg yazarı Bobby Ghosh "Türkiye'nin bir sonraki maliye bakanı kim olacak? Bir önemi yok" başlıklı yazısında "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan absürd ekonomik fikirlerinden açıkça vazgeçene dek, yapılacak herhangi bir atama vitrin süsü olarak görülmeli" dedi.
'Ekonomiyi düzeltme şansı seçimle kaybedildi'
Ghosh, şu ifadeleri kullandı: "Aklı başında olan birisi Türkiye'nin maliye bakanı olmak ister mi? Ülkenin ekonomisi, Recep Tayyip Erdoğan'ın elinde yıllardır maruz kaldığı suistimallerden dolayı kan ağlıyor ve çoğu yorumcu, yaraları sarma şansının Erdoğan'ın yeniden seçilmesiyle kaybedildiğinde hemfikir."
"Ankara'daki dedikodulara göre, eski maliye bakanı ve başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek ekonominin başına geçecek" diyen Bloomberg yazarı, geçmiş deneyimlere bakıldığında Şimşek'in kabineye katılmasının beklenen sonucu vermeyebileceği yorumunu yaptı.
Ghosh, "Yatırımcılar da bu hataya düşmemeli. Cumhurbaşkanının ekonomi yönetimine 'uluslararası kredibilitesi olan' bir ekip atayacağı yönündeki muğlak sözüne de fazla güvenmeliler" diyerek şöyle devam etti:
'Mehmet Şimşek bu rolü daha önce de oynadı'
"Erdoğan, Türkiye'yi gelişmekte olan piyasa yatırımcılarının çok sevdiği bir yer olmaktan çıkarıp Venezuela ve Arjantin kadar işe yaramaz hale getiren absürd ekonomik fikirlerinden açıkça vazgeçene dek, yapılacak herhangi bir atama sadece vitrin süsü olarak görülmeli.
Bunu Şimşek de biliyor olmalı: Bu rolü daha önce de oynadı. Eski Wall Street bankacısı, yatırımcıların Erdoğan'ın alışılmışın dışındaki ekonomik fikirleri nedeniyle endişe duyduğu 2015 yılında, piyasaları teskin etmek amacıyla başbakan yardımcılığına atandı. Şimşek, 2009-2015 arasındaki maliye bakanlığı döneminde bütçe disiplinini sağladığı için övülüyordu. Wall Street'te UBS ve Londra'da Merrill Lynch'te bankacılık yapmış olarak sahip olduğu deneyimin, yabancı yatırımcılar tarafından çok önemsenmesi bekleniyordu.
'Son görevde ipler Erdoğan’ın talimatlarına...'
Fakat yeni kabinedeki rolü iyi tanımlanmamıştı ve sorumlulukları aylar içinde azaltıldı. Ekonominin ana kaldıraçlarının birçoğu, Erdoğan'ın -özellikle de enflasyonla savaşmanın yolunun faiz oranlarını düşürmek olduğu yönündeki- para ve bütçe politikalarına ilişkin tuhaf talimatlarına uyan kişilerin elindeydi. Piyasalar artık, Şimşek'in 'göstermelik' olduğunun farkına varmıştı; bu da onu lüzumsuz hale getirmişti. 2018 yılında başbakanlık ve başbakan yardımcılığı görevleri kaldırıldığında, cumhurbaşkanı Şimşek'e hükümette yeni bir görev vermeye gerek görmemişti. Fakat -belki de siyasi ustasına sadakatten dolayı- vitrinde mahcup bir şekilde oturmasından sonra Şimşek, bağımsız düşünen bir kişi olarak inandırıcılığının bir kısmını kaybetti."
'Erdoğan Şimşek’i ne için faydalı görüyor?'
"Erdoğan'ın Şimşek'i geri getirmeyi düşünüyor olması, onu yeniden faydalı gördüğünün bir işareti ama tam olarak ne için?" diye soran Bloomberg yazarı, "Cumhurbaşkanı 'tüm kötülüklerin anası' olarak gördüğü faiz oranlarını düşürmeye hâlâ bağlı. Şu an yüzde 40'ın üzerinde olan enflasyonun Türklerin canını acıttığını kabul etmiş olsa da, buna reçetesi değişmedi. Ve çok sayıda yorumcu, yeniden seçilmesini ekonomik politikalarına verilmiş bir destek olarak görmesinden korkuyor" dedi.
Ghosh, yatırımcıların Türkiye'de faiz oranlarının düşük, enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesini, TL'nin değerinin müdahaleler sayesinde yavaşça düşmesini ve borçların artmaya devam etmesini beklediğini aktararak makalesine şöyle devam etti:
'Diğer atamalar da yakından izlenecek'
"Dolayısıyla Şimşek'in hükümete dönmesi tek başına gerçek değişimin belirtisi olmayacak. Piyasaları Erdoğan'ın vitrininde yine bir süs olarak kullanılmadığına ikna etmek çok daha fazlasını gerektirecek. Yatırımcılar, Erdoğan'ın ekonomi yönetimindeki otoritesinden vazgeçmeye ne kadar istekli olduğunu değerlendirmek için diğer atamaları da -söz gelimi Merkez Bankası- yakından takip edecektir. Fakat 'uluslararası kredibilitesi' olan çok sayıda yeni yönetici bile yeterli olmayacaktır: Bu görevler cumhurbaşkanlığı tarafından verilmiş bir hediye olduğu sürece, bu yetkililer Erdoğan'ın garip fikirleri ve kaprisleri tarafından kısıtlanacaktır."
'Erdoğan'ın müdahale etmemesi gerekir'
Bloomberg yazarı, ekonomide bağımsızlığı garanti etmek için atılabilecek en iyi adımın "cumhurbaşkanının ekonomi yönetimindeki kontrolünü hafifletecek bir anayasa değişikliği" olabileceğini belirterek, "Fakat 2017'de düzenlenen referandumda yetkililerini büyük ölçüde genişleten Erdoğan'ın bunlardan vazgeçme yönünde herhangi bir eğilimi yok. Bu yönde bir kanıtın yokluğunda, Erdoğan'ın üçüncü döneminde Türkiye'deki ihtimalleri tartan yatırımcılar, bir sonraki maliye bakanının kimliğine pek bel bağlamamalı."