Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Birol Aydın, Küçükçekmece’de aday tanıtım toplantısında; Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun 2006 yılında polislerin Necmettin Erbakan’ın evini çevirdiği yönündeki açıklamasını anımsatarak “Erbakan Hocamızın evinin çevresinden polisleri çekme iradesi, o polislerin gelmesine de engel olabilirdi. Güya o dönem iktidarın gücünü pekiştirmediği zamanmış. FETÖ unsurları bunu yapmış. Yazık, günah. O tarihlerde FETÖ'yle AK Parti, FETÖ'yle iktidar, can ciğer kuzu sarması değiller miydi? O günlerde bütün operasyonları beraber bu millete çekmiyorlar mıydı? Ergenekon ve Balyoz operasyonları başta olmak üzere bütün her şeyi beraber kotarmıyorlar mıydı? O günün büyük yanlışını 17-25 sonrası oluşan algı üzerinden macunlamak sağlıklı bir ruh halinin yansıması değildir” dedi.
Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Birol Aydın, İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı, Küçükçekmece Belediye Başkan Adayı Mustafa Kurdaş ile birlikte Küçükçekmece’de düzenlenen aday tanıtım programına katıldı. Aydın, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Polisleri çekme iradesi, o polislerin gelmesine de engel olabilirdi”
“Erbakan Hocamızın ahirete intikalinin 13. seneyi devriyesindeyiz. 13 yıl önce hocamızı uğurladık. Makamı cennet olsun. Cenab-ı Hakk bizleri onun açtığı çığırda yol almada, sebatkar eylesin. Cenab-ı Hakk ayaklarımızı sabit eylesin. Bu vesileyle bir hususun altını da çizmek isterim. Geçen gün genel başkanımız bir televizyon kanalında 2006 yılında Erbakan Hocamızla ilgili yaşanmış bir hadiseyi dile getirdi. Bunun üzerine bazı gazeteler, bazı yazarlar ve bazı siyasiler bir kısım açıklamalar yaptılar. Bendeniz doğrudan bu duruma muttali olan bir kardeşinizim. İşin başında ne oldu? Sonunda ne oldu? Hangi mahkeme hangi kararı verdi? AK Parti hükümetleri ve yetkilileri o dönemlerde ne yaptılar, ne ettiler? Ahmet Necdet Sezer Bey ne yaptı? Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı? Ne etti? Anayasa Mahkemesi bununla ilgili ne dedi? Bütün bunlardan bağımsız olarak o güne ilişkin bir hakikatin altını bir kez daha çizmemiz gerekir. Genel başkanımızın bir kanalda söylediği husus şudur. İçişleri Bakanlığı’ndan bir kanaldan Erbakan Hocamızın konutuna bir haber gelir. Haber der ki, ‘Erbakan Hoca evi boşaltsın. Evi terk etsin. Polisler Erbakan Hoca'yı alacaklar.’ Bu haber Erbakan Hocamıza söylenince hocamız, ‘Ne münasebet biz suçlu muyuz ki evimizi terk edeceğiz? Geliyorlarsa gelsinler’ dedi. Bunun üzerine bizler 150-200 kişilik bir ekip hazırlandık. Gelecek olan polislere Erbakan Hocamızı teslim etmemek üzerine. Sivil polisler geldi. Erbakan Hocamızın evini çevirdi. Birtakım temaslar sonucunda rahmetli Hasan Kalyoncu Bey, Tayyip Bey'e üslubu nasılsa ama sert bir üslupla, ‘Bu ne haldir’ der. Birtakım sözlerden sonra Tayyip Bey, polisleri Erbakan hocamızın etrafından, çevresinden çeker. Olay budur. Ama esas altı çizilmesi gereken ve anlaşılması gereken nokta şudur. Şimdi de bir sürü siyasi açıklama yapıyorlar. Bir kısım yazarlar yazıyorlar önünü, arkasını vesaire. Yetmez. Hocamızın oğlu da bir açıklama yapmış. Bunun üzerine bunu söylüyorum. Erbakan Hocamızın meşhur bir sözü var. Macunlama diye. Hocamızın oğlu da bir macun çekmiş. Olay şudur. Erbakan Hocamızın evinin çevresinden polisleri çekme iradesi, o polislerin gelmesine de engel olabilirdi. Güya o dönem iktidarın gücünü pekiştirmediği zamanmış. FETÖ unsurları bunu yapmış. Esas macun burası. Yazık, günah. O tarihlerde FETÖ'yle AK Parti, FETÖ'yle iktidar, can ciğer kuzu sarması değiller miydi? O günlerde bütün operasyonları beraber bu millete çekmiyorlar mıydı? Ergenekon ve Balyoz operasyonları başta olmak üzere bütün her şeyi beraber kotarmıyorlar mıydı? O günün büyük yanlışını 17-25 sonrası oluşan algı üzerinden macunlamak sağlıklı bir ruh halinin yansıması değildir. Bunu sözlerimin başında ifade etmiş olayım.