TBMM’de düzenlenen Grup Toplantısı'nda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta çıkan ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangın faciasına ilişkin eleştirilerde bulunan Babacan, şöyle konuştu:
''Ülkece kötü günler geçiriyoruz. Üzgünüz ama aynı zamanda öfkeliyiz. Yurdun dört bir yanında vatandaşlarımız hayatlarını kaybediyor. Ne oldu? Niçin öldü bu insanlar? Diye sorduğumuzda, aldığımız cevaplar aynı. Denetim yapılmadı, tedbir alınmadı. Son iki haftada yüzden fazla insanımızı, yanan oteller, sahte içkiler, durduk yere çöken binalar yüzünden kaybettik. Bizler kadere inanan insanlarız ancak bunca büyük felaket olurken, insanlar ölürken ülkeyi yönetenlerin sadece ‘kader planı’ deyip olayı geçiştirmesi mümkün değildir. Önce tedbirini alacaksın, sonra ‘takdir Allah’ın’ diyeceksin. Hepimiz gayet iyi biliriz ki her kim bir sorumluluk makamındaysa tedbir almakla mükellef olan da odur. Peki tedbir nedir? Açık, şeffaf, akılcı kurallar koyacaksın. Kurallara uyulup, uyulmadığını sıkı bir şekilde denetleyeceksin. Kurala uymayana caydırıcı, etkin bir yaptırım uygulayacaksın. Bunları da ehil kadrolarla yapacaksın. Bu kadar basit. Ama bunların gerçekleşmesi için ülkeyi yönetenlerin akılının, zihninin gerçekten memleket meseleleriyle meşgul olması lazım.
''Bu konunun sorumlusu hükümettir''
İster merkezi hükümet ol, ister yerel yönetim fark etmez. Kural aynı. İster bakanlık ol, ister belediye. Fark etmez. Tedbir deyince mesele aynı. İster işletmenin sahibi ol, ister çalışanı. Fark etmez, mesele aynı. Çözüm tedbir almakta. Peki bunlar ne yaptı? Daha yangının dumanı tüterken, cenazeler kaldırılmadan başladılar birbirini suçlamaya. ‘Biz değiliz, onlar’ deme yarışına girdiler. Ülkenin Cumhurbaşkanı da tuttu, ‘siyasetçiler, kayıkçı kavgası yapıyor’ dedi. Sanki kendisi siyasetçi değilmiş, konunun tarafı değil gibi hareket etti. Kavganın bir tarafı hükümet. Hükümetin başında kim var? Sayın Erdoğan yok mu? Siz nasıl hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi, hiç olayın içinde değilmiş gibi kenara çekilip, ‘kayıkçı kavgası’ diye tribünlere çıkıyorsunuz. Bu konunun sorumlusu hükümettir. Ama bir o kadar da yerel yönetimlerdir, belediyelerdir. Sorumlu otelin yöneticileri ve sahipleri mi? Evet. Sorumlu Turizm Bakanlığı mı? Evet. Sorumlu Çalışma Bakanlığı mı? Evet. Sorumlu Bolu İl Özel İdaresi mi? Evet. Bolu Belediyesi mi? Evet. Az veya çok hepsi de sorumlu.
''Sayın Erdoğan bu sorumluluktan kaçamaz''
Sayın Erdoğan, derhal Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokmalıdır. Neymiş? İçişleri Bakanlığı müfettiş göndermiş. Bakanlığın müfettişi, kendi personelinin, kendi yöneticilerinin suçunu ortaya çıkartma konusunda böyle bir ortamda rahat çalışır mı? Turizm Bakanlığı’nın kendi teftiş sistemi, böyle bir sorunun çözümünde çalışır mı? Çalışmaz. Bütün istemi denetleme yetkisine sahip olan, şu anda Türkiye’de bir yargı vardır. Süreç yürüyor göreceğiz nereye gideceğini. Meclis’te araştırma komisyonu çok önemli olacaktır bu konuda. İdari denetim açısından da Devlet Denetleme Kurumu. Bu yangından ders alıp, bundan sonra benzer faciaların yaşanmaması için neler yapılması gerektiğini çalışan da yine Devlet Denetleme Kurulu ve yanında oluşturulacak olan komisyondur. Büyükşehirler ve diğer iller için acilen yeni bir yangın sistemi kurulmalıdır. Burada belli ki sistemde sorun var. İnsan kaynağı sorunlu. Yetkili insanlarda liyakat sorunu var. Ahlakı sorunlar var. Ama bir de sistemin bütünüyle alakalı sorun var. Kurumlar arası koordinasyon gerektiren çalışmayı, herhangi bir bakanlık değil, ancak Cumhurbaşkanlığı yapabilir. Sayın Erdoğan bu sorumluluktan kaçamaz. Kartalkaya’nın sorumluları er ya da geç ortaya çıkar. Ancak sistemde köklü bir değişiklik yapılmazsa, bu nedenle ilerideki yangınlarda yeni canlar yitirilirse bunun tek bir sorumlusu olacaktır. O da ülkenin Cumhurbaşkanı’dır. Açıkça söyleyeyim. Kartalkaya’da hayatını kaybedenleri hakkıyla anmak, ancak bundan sonrası için gerekli önlemleri almakla olur. Başka canlar yitip gitmesin diye tüm sistemi gözden geçirmek ve yenilemekle olur. Dile kolay 78 hayat kaybettik. Mesele sadece bir rakamdan ibaret olunca söylemesi kolay oluyor. Ama bunların her biri bir insan, her biri ayrı bir hayat.''
"Bu sorumluluktan yetki makamında olan hiç kimse kaçamaz"
Konuşmasında Kartalkaya'da yaşamını yitiren kişilerin isimlerini tek tek okuyan Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hepsini rahmetle anıyorum. Yakınlarına sabır diliyorum. Acı düştüğü yeri yakar. Bir daha böyle acıların yaşanmamasını Allah'tan temenni ediyorum. Bu sorumluluktan yetki makamında olan hiç kimse kaçamaz. Dünya, ahiret kaçamazsınız. Bunun hesabını er ya da geç vereceksiniz.
"Hukuksuzluk, adaletsizlik yaparak, ülkenin bekasını tehlikeye atıyorsunuz"
İktidar zayıfladıkça, var gücüyle yargı sopasına sarılıyor. İktidar, ülkenin sorunlarına çözüm üretemedikçe, zemin kaybettikçe, siyasi rakiplerini ve kendisine karşı duran her şeyi yok etmek istiyor. Buradan onlara seslenmek istiyorum. Özgür basını susturarak bir yere varamazsınız. Hala anlamadınız mı? Sanatçılar üzerinde baskı kurarak bir yere varamazsınız. Olmuyor. Yıllar geçti, olmadı. Gözaltılarda, topluma da gözdağı vermeye çalışıyorsunuz. Yaptıklarınız ters tepmeye mahkum. Hukuku ayaklar altına alıyorsunuz, Anayasa'yı çiğniyorsunuz. Hukuksuzluk, adaletsizlik yaparak, ülkenin bekasını tehlikeye atıyorsunuz. Bunu yaparak bir kısım muhalefete de örnek oluyorsunuz. Muhalefet zannediyor ki iktidar olmak bu."