Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde 17’si tutuklu toplam 61 kişinin yargılandığı Ayhan Bora Kaplan (ABK) suç örgütü davasının duruşması, sanık ve sanık avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarıyla devam etti.

Duruşmada konuşan sanık Ersoy Yahya, gizli tanık Ü5’in ‘duydum’ şeklindeki ifadeleri nedeniyle burada olduğu iddiasında bulunarak, "Ü5’in dört satırı hiç araştırılmadan iddianameye konuyor da Ü5’in ifadesini çekmesi niye dikkate alınmıyor? Keşke bu mekanların sahibi olmasaydım; başıma gelmeyen kalmadı. Dükkan aldı diye ceza alan kişi olarak belki de tarihe geçeceğim. Emniyetin ‘Bora Kaplan’ın mekanları’ algısından kurtulamadım" dedi.

"Biz geçmişte suça karısmış olabiliriz. Sütten çıkmış ak kaşık değiliz; ama..."

Hava trafiğine "kümülonimbus" engeli Hava trafiğine "kümülonimbus" engeli

Ankara’da yedi yıl önce şüpheli şekilde yüksekten düşerek hayatını kaybeden Mahfuz Tatar’ı öldürdüğü iddia edilen Semih Arslan’ın Ayhan Bora Kaplan’ın talimatıyla öldürülmesinden sorumlu tutulan tutuklu sanıklardan eski avukat Mahmut Gökhan Çanga da tüm raporlardan Arslan’ın intihar ettiğinin anlaşıldığını öne sürdü. Sanık Çanga, gözaltı sürecinde Savcının, Komiser Ufuk Gültekin’e WhatsApp’tan yazdığı, "Bilirkişi, ‘intihar olasılığı düşük’ derse tutuklama kolaylaşır" şeklindeki mesaja dikkati çekerek, "Ne tesadüf; bilirkişi de 24 saat sonra ‘intihar olasılığı düşük’ raporu veriyor" dedi.

Semih Arslan’ın ölümünden sorumlu tutulan diğer sanık Sercan Keleş de savunmasında, "Arkadaşımı öldürmekle suçlanıyorum. İşlemediğim bir suçtan ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum. Biz geçmişte suça karısmış olabiliriz. Sütten çıkmış ak kaşık değiliz ama işlemediğimiz bir suçtan yargılanıyoruz'' diye konuştu.

"Ben ve ailem için koruma tedbirlerinin alınmasını istiyorum"

Savunmasını tamamlayan Keleş’e Mahkeme Başkanı, cezaevinden iki dilekçe ve bir de mektup gönderdiğini bildirerek, “21 Ekim’de gönderdiğin dilekçede ‘Duruşmada kendimi rahat hissetmiyorum. Beni huzura kabul edip dinleyin ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum.’ demişsin. 31 Ekim’deki dilekçede ise huzura çağrılmadığını belirtip yalan ve iftira kapsamında hazırlanmış bir dosyadan yargılandığını yazmışsın. Geçen hafta 11 Kasım’daki duruşmadan sonra postadan gelen bir mektubun vardı. Bu sefer mektubun, duruşma gününe kadar dosyaya girmemesini istemişsin. Şimdi okuyor ve dosyaya koyuyorum. Mektubunda, ‘Her şeyi anlatmak istiyorum. Eğer suçum varsa cezamı çekmek ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum. İkinci dilekçeyi aileme yapılan baskılar nedeniyle yazdım. O dikkate alınmasın. Bu insanlarla gidip gelmek ve aynı nezarethaneye konmak istemiyorum. Ben ve ailem için koruma tedbirlerinin alınmasını istiyorum.’ demişsin. Etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunacak mısın? Anlatacakların var mı?” diye sordu. Bunun üzerine Keleş de 'Hayır yok' yanıtını verdi.

"Eğer yöneticiysem bu örgüte de bana da yazıklar olsun"

Keleş’in ardından savunma yapan sanık Fethi Koyuncu, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. Koyuncu şu savunmayı yaptı:

“Hakkımda tek bir delil yok. Tüm suçlamalardan örgüt yöneticisi olduğum için sorumlu tutuluyorum. Ben mekanların önünde valelik yaptım. Nasıl yöneticiyim ki sabaha kadar araba çekiyorum, o mekanların sahipleri de benim üyem oluyor. Ben nasıl örgüt yöneticisiyim? Yöneticilik böyle bir şeyse bütün çeteler boşa yatıyor. Ben daha bir avukatın parasını ödeyemiyorum, nasıl yöneticiyim? Eğer yöneticiysem bu örgüte de bana da yazıklar olsun."

Koyuncu savunmasını yaptıktan sonra Ayhan Bora Kaplan, Mahkeme Başkanı’ndan süre isteyerek, “80 klasör var. Bu arada MASAK davam görüldü. Savunmamı yetiştirmem imkansız. Mahkeme ne kadar süre verirse o kadar süre hazırlanırım. Ek süre istiyorum” dedi.

Mahkeme Başkanı, dört sanık avukatının daha savunmasını aldıktan sonra duruşmaya yarın devam emek üzere sonlandırdı.