Kazakistan'ın başkenti Astana'da Suriye gündemiyle toplanan Astana formatındaki görüşmelerin garantörleri Türkiye, Rusya ve İran, komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı durma konularında birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını ifade ederek, 23 Ekim'de Ankara'da TUSAŞ binasına yönelik düzenlenen saldırı dahil, terörist grupların eylemlerini ve Suriye’nin muhtelif bölgelerinde, farklı isimlerle faaliyet gösteren ve sivil tesisleri hedef alarak sivil kayıplara neden olan terörist grupları kınadı.

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, bölgesel gelişmelerin Suriye'ye yansımalarının değerlendirildiği toplantıda sahadaki güvenlik, insani ve ekonomik durum ile terörle mücadele çabaları ele alındı.

Astana'da 11-12 Kasım'da düzenlenen toplantıda, Suriye'deki ihtilafın kapsamlı çözümünün tek yolu olan siyasi sürecin canlandırılması imkanları üzerinde duruldu.

Astana formatındaki Suriye konulu görüşmelere ev sahipliği yapan Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, Suriye sürecinde tüm tarafların aynı masada olduğu genel oturumda garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran’ın görüşmelere ilişkin ortak bildiriyi okudu.

Bildiride, Suriye krizinin kalıcı çözümünde Astana Süreci'nin öncü rolüne vurgu yapıldı.

Mükellef bile değiller! Sosyete pazarı Maliye radarına takıldı Mükellef bile değiller! Sosyete pazarı Maliye radarına takıldı

Gazze'de acil ateşkes çağrısı

İsrail’in Gazze’de devam eden toplu katliamları ve canice saldırıları ile Lübnan ve Batı Şeria’daki saldırılarının sert kınandığı ve derin kaygıların belirtildiği bildiride, "Gazze’de acil ve kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve bölgeye insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılmasını teminen BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunuldu." ifadeleri kullanıldı.

Bildiride, Lübnan’da acil ateşkes çağrısında bulunularak, “BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının uygulanması gerekliliğinin altı çizildi ve toplu sivil ölümlerin yanı sıra büyük çaplı altyapı yıkımına uğrayan Lübnan’a acil insani yardım ulaştırılmasının lüzumu vurgulandı. İsrail silahlı kuvvetleri tarafından UNIFIL’in kasıtlı olarak hedef alınmasına dair kaygılar dile getirildi." denildi.

Suriye topraklarına Lübnan'dan göçe zorlanan yüz binlerce insanın kabul edilmesine yönelik çabalara dikkati çekilen bildiride, İsrail'in eylemlerinin bölge genelindeki olumsuz yansımalarını önlemek üzere istişarelere devam edilmesine karar verildi.

Orta Doğu'da şiddetin tırmanmasının Suriye'deki duruma olumsuz etkisinin kabul edildiği bildiride, Lübnan'dan Suriye topraklarına geçmek zorunda bırakılanlara dair BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK), BM teşkilatları ve tüm insani yardım aktörlerinin bir acil durum mukabelesi geliştirmelerinin aciliyeti vurgulandı.

İşgalci İsrail'in ihtilafı bölgeye yaymasından dolayı kaygı beyan edildi

İsrail tarafından ihtilafın bölge geneline yayılmasına dair büyük kaygıların beyan edildiği bildiride, İsrail'in, 1 Nisan 2024'te İran'ın Şam'daki Büyükelçiliğinin konsolosluk bölümüne ve İran topraklarına yönelik saldırıları da kınandı.

Bildiride, özellikle, İsrail'in bu bağlamda aldığı tüm karar ve eylemleri geçersiz sayan ve bunların hiçbir hukuki etkisi olmadığını değerlendiren BM Güvenlik Konseyi’nin 242 ve 497 sayılılar başta olmak üzere tüm kararlarının hükümleri dahil, evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk kararlarına uyulması ihtiyacı yeniden teyit edildi.

Suriye’deki krizin sonuçlarının aşılması için elverişli koşulların yaratılması ve istikrarın sağlanması için çabaların artırılması gerektiğine işaret edilen bildiride, şunlar kaydedildi:

"Terörle mücadele edilmesi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK) katılımıyla Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşü için uygun koşulların oluşturulması, siyasi sürecin canlandırılması ve tüm Suriyelilere insani yardımın engelsiz aktarılmasının sağlanması için Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı, iyi niyet ve iyi komşuluk ilişkileri temelinde yeniden tesis edilmesine yönelik çabaların sürdürülmesinin önemi vurgulandı. İki ülkenin de birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı prensibine tam bağlılık temelinde Türkiye ile Suriye arasında iletişimin devamının önemi teyit edildi."

Tarafların, 25 Nisan 2023'te Moskova'da yapılan Savunma Bakanları toplantısında ve 10 Mayıs 2023'te düzenlenen Dışişleri Bakanları toplantısında alınan kararların takibi mahiyetindeki Rusya, İran, Suriye ve Türkiye'nin dörtlü format çerçevesindeki çabalarını memnuniyetle karşıladığı belirtilen bildiride, bu formatta iletişimin sürdürülmesinin önemi de vurgulandı.

Ayrılıkçı gündemlere karşı durmada birlikte çalışma kararlılığı ifade edildi

Tarafların, terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme, Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğünü zayıflatan ve sınır ötesi saldırılar ile sızmalar dahil olmak üzere, komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı durma konularında birlikte çalışmaya devam etme yönündeki kararlılıkları ifade edilen bildiride, "23 Ekim 2024 tarihinde Ankara’da TUSAŞ binasına yönelik gerçekleştirilen saldırı dahil olmak üzere, terörist grupların eylemleri ve Suriye’nin muhtelif bölgelerinde, farklı isimlerle faaliyet gösteren ve sivil tesisleri hedef alarak sivil kayıplara neden olan terörist gruplar kınandı. Suriye’nin kuzeyine dair alınan tüm kararların bütünüyle tatbik edilmesinin lüzumuna dikkati çekildi." denildi.

İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki (İGAB) durumun ayrıntılı olarak gözden geçirildiği ve İdlib'e ilişkin tüm anlaşmaların tam olarak uygulanması suretiyle sahada sükunetin korunması gerekliliğinin altının çizildiği bildiride, "Üçüncü tarafların mevcut durumu daha da istikrarsızlaştırabilecek yıkıcı faaliyetlerine mahal verilmemesine işaret edildi. İGAB içinde ve dışında sivillere tehdit oluşturan terör gruplarının varlığı ve faaliyetlerine ilişkin ciddi endişeler dile getirildi. İnsani durum dahil olmak üzere, İGAB içindeki ve çevresindeki durumun sürdürülebilir şekilde normalleşmesini sağlamak için daha fazla çaba gösterilmesi konusunda mutabakata varıldı." ifadelerine yer verildi.

Suriye’nin kuzeydoğusundaki gayrimeşru öz yönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele ve yerel seçim girişimi kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü teşebbüsün reddedildiği kaydedilen bildiride, "(Ülkeler) Suriye’nin birliğini zayıflatmayı amaçlayan ve Fırat’ın batısından da gerçekleşen sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı koyma kararlılıklarını yeniden teyit etti." ifadeleri kullanıldı.

Bildiride, Arap aşiretleriyle çatışmalara da neden olan zorla silah altına alma, barışçıl gösterilerin bastırılması, eğitim alanındaki ayrımcı uygulamalar ve müfredat dayatma ile siyasi eylemlere, gazetecilere, toplanma hakkına ve seyahat hürriyetine getirilen kısıtlamalar dahil olmak üzere ayrılıkçı grupların Fırat’ın doğusunda sivillere yönelik her türlü zulmü karşısında derin endişe duyulduğunun altı çizildi.

"Suriye'de askeri çözüm olamaz"

Herhangi bir ülkenin, bireysel etnik ve inanç nüfus gruplarının terörist ve ayrılıkçı isteklerinin körüklenmesi ve bahsi geçenlerin silahla donatılmasına dönük her türlü çabasının kınandığı bildiride, “Ülkeler, Suriye’de askeri çözüm olamayacağına dair kanaatlerini ifade etti ve ihtilafın BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu, BM’nin kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde, uygulanabilir ve kalıcı bir siyasi sürecin ilerletilmesine yönelik taahhütlerini yeniden teyit etti.” denildi.

Bildiride, Suriye Anayasa Komitesi'nin Suriye’de siyasi çözümün teşvik edilmesindeki önemli rolünün altı çizildi ve Suriyeli tarafların yapıcı yaklaşımını sağlayarak komitenin çalışmalarına bir an önce yeniden başlaması ve Yazım Komisyonu’nun 9. turunu gerçekleştirmesi çağrısında bulunuldu.

Bu bağlamda, sürdürülebilir ve etkili işleyişini sağlamak için Suriyeli taraflar ile kolaylaştırıcı konumundaki BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen’le sürekli angajman yoluyla Komite’nin çalışmalarını destekleme konusundaki taahhütlerin yeniden teyit edildiği aktarılan bildiride, Anayasa Komitesi’nin faaliyetlerini bürokratik ve lojistik engeller olmaksızın yürütmesi ihtiyacı vurgulandı.

Toplantı yeri sorununun aşılması dahil, Komite’nin çalışmalarını kesintisiz şekilde yürütmesi için tüm gerekli koşulların derhal sağlanması çağrısında bulunulan bildiride, komitenin çalışmalarında, bir anayasa reformu hazırlanması ve yazımı görevini yerine getirebilmesi için Usul Kuralları ve Temel Çalışma İlkelerine riayet etmesi gerektiğine dair tarafların inancı beyan edildi.

Suriye’deki insani duruma dair ciddi endişelerin vurgulandığı bildiride, “Suriye Arap Cumhuriyeti hükümeti tarafından BM insani kuruluşlarının Türkiye ile olan Bab al-Hawa (Cilvegözü), Bab al Salam (Öncüpınar) ve Al Rai (Çobanbey) sınır geçiş noktalarını kullanabilmelerini sağlayan iznin uzatılmasının altı çizildi. Suriye'nin kuzeybatısına yönelik BM sınır ötesi ve çizgi ötesi yardımları dahil olmak üzere, BM tarafından onaylanan tüm usul ve yöntemlerle tüm Suriyelilere kesintisiz insani yardım ulaştırılmasının sürdürülmesinin önemi vurgulandı.” ifadelerine yer verildi.

İnsani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması ve ayrımcılık, siyasileştirme veya ön koşul gözetmeksizin ülke genelindeki tüm Suriyelilere yönelik insani yardımların artırılmasının gereği vurgulanan bildiride, "Suriye'deki insani durumun iyileştirilmesi ve siyasi çözüm sürecinde ilerleme sağlanmasını desteklemek amacıyla uluslararası toplum, Birleşmiş Milletleri ve insani kuruluşları, temel altyapı varlıkları olan su ve elektrik tedarik tesisleri, sanitasyon, sağlık, eğitim, okullar, hastanelerin restorasyonu ile uluslararası insancıl hukuka uygun mayın temizleme faaliyetleri dahil erken toparlanma ve dayanıklılık projelerinin hayata geçirilmesi suretiyle tüm Suriyelilere yönelik yardımlarını artırmaya çağrıldı." ifadeleri kullanıldı.

Bildiride, mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye'deki ikamet yerlerine güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılması, geri dönüş hakları ile bu süreçte desteklenme haklarının teminat altına alınması ihtiyacı vurgulanarak, “Suriyelilerin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için Suriye'de gerekli koşulların oluşturulmasına yönelik çalışmaların sürdürülmesinin önemine dikkat çekildi.” denildi.

Bir sonraki Üçlü Zirve’nin Rusya’da yapılmasına ilişkin mutabakatın not edildiği aktarılan bildiride, Astana formatındaki Suriye konulu 23. görüşmelerin 2025 yılının ilk yarısında gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi.

Astana formatındaki Suriye konulu 22. Görüşme

Kazakistan'ın başkenti Astana’da iki gün süren görüşmelerde Türkiye'yi Dışişleri Bakanlığı Suriye İkili İlişkiler Genel Müdürü Büyükelçi İhsan Mustafa Yurdakul'un başkanlığındaki heyet temsil etmişti.

Rus heyetine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentiyev, İran heyetine İran Dışişleri Bakanı Siyasi İşler Danışmanı Ali Asgar Hacı başkanlık etmişti.

Şam yönetimi Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayman Raad, muhalefet ise Ahmet Tuma başkanlığındaki heyetlerle katılmıştı. Toplantılarda, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen başkanlığındaki heyetin yanı sıra BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Kızılhaç temsilcileri de bulunuyor. Görüşmelerde, Ürdün, Lübnan ve Irak’tan gözlemciler de yer almıştı.