Ersoy, 8 Aralık'ta meydana gelen heyelanın ardından ekip olarak bölgeye giderek incelemelerde bulunduklarını anlattı.
Dron üzerine entegre edilen LİDAR modülüyle olay yerinden üç boyutlu kayıtlar aldıklarını belirten Ersoy, "Genel itibarıyla 100 bin tonluk toprak kütlesinin kayma ve akma türüyle 100 metrelik kantonu aştığını, daha sonra da denize kadar ulaştığını tespit ettik. Bu büyüklükteki bir kütle öngörülebilir değil. Buradan geçen herkes, 'Burada heyelan olabilir.' diyebilir ama boyutunun bu kadar büyük olmasını tahmin edemez." dedi.
Ersoy, heyelan alanındaki yağış ve topografi gibi bilgileri de incelediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Genellikle bu heyelanlar yağışların ardından başlar ve iklim özelliklerine göre devam eder. Bunları düşünürken burada hangi faktörlerin olmadığına baktık. Bölgede son 10 güne kadar yağış yoktu. Gözlemlerimiz arasında ayrıca kil tabakanın su içeriğinin çok yüksek olmadığını gözlemledik. Yani suyun doğrudan tetiklemediğini gördük. Su boruları vardı ama heyelana doğrudan neden değil. Özellikle son zamanlarda bölgede olan depremlerin belki ikincil etki olarak rol alabileceğini düşündük. Çünkü depremler de bu gibi toprak kütlelerinin hareketine neden olabiliyor."
Arazi gözlemlerinde bölgedeki heyelanların halen aktif olduğunu da tespit ettiklerini bildiren Ersoy, "Doğu ve batıda heyelanlar meydana gelebilir. Yani buradaki heyelan için 'öngörülebilirdi' gibi konuşmaları bir kenara bırakıp acil olarak 'Burada neler yapabiliriz, nasıl önleyebiliriz?' hepimizin bunları düşünmesi gerekiyor." diye konuştu.