EKONOMİ

Artan maliyetler üreticileri vurdu: 'Böyle giderse hayvancılık bitecek'

Abone Ol

Elazığ ve Tunceli yöresinde hayvancılık yapan Şavak aşireti üreticileri, artan maliyetlerden yakınarak "Şavaklılar olarak biz hayvancılık yapıyoruz sorunlarımız çok, arpa fiyatları olsun, saman fiyatları olsun çok yüksek, yem alamıyoruz sıkıntılarımız var. Böyle giderse birkaç yıla hayvancılık bitecek" değerlendirmesini yaptı.

Yem ve arpa fiyatlarına yapılan zamlar, üreticiyi olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Tunceli'nin Pertek ilçesi Ayazpınar köyünde yaşayan Şavak aşireti mensubu üretici Sefer Durmuş, "Hükümetimiz 'yap, işlet, üret' diyor. Şimdi benim cebimde olmadan ben nasıl üreteceğim? Ben geçen sene peyniri 37 liradan vermişim yem olmuş 400 lira. Ben enflasyonun altında kalmışım peki ben nasıl üreteceğim size soruyorum" dedi. Durmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şu anda Tunceli, Pertek genelinde devlet desteği olarak bir sarı küpe var. O da Türkiye’nin her yerinde var. Hiçbir proje gelmiyor. 2000 yıllarında bir proje gelmiş, yüzde 1 olarak dağıtılmış. Yüzde 99’u ben genel olarak söylüyorum hiçbir proje yok. Hiçbir devlet desteğini alamıyoruz, yem desteği alamıyoruz hiçbir şey alamıyoruz her şeyde mağduruz. Şimdi biz nefes almayınca, bir ülkenin geliri neyin üzerine, tarımın üzerine. Bir ülkede tarım olmayınca o ülkenin sonu hüsran demektir, batmış demektir. Yani onu da biz yapıyoruz ama bize sahip çıksın. Yem fiyatlarını düşürsün ben et fiyatlarının 150 TL olmasını istemiyorum. Vatandaşın hepsi yesin, ama yeme de arpaya da bir müdahale etsin. Ben üretemiyorum gücüm kalmadı. Ben bunu genel için söylüyorum, ben kendi şahsım için söylemiyorum. Kimse bize destek vermiyor şu anda."

"Hani cumhuriyetinin yüzyılı, köyümde yol yok, su yok"

Köylerinde yol ve su sorunu olduğunu da aktaran Sefer Durmuş, yapılan yol inşaatının yarım bırakıldığını ifade ederek şunları söyledi:

"2023 yılı hani Cumhuriyet'in yüzyılı, Pertek'ten köye geliyorum yol yok, bu sene bir yol yapımı verdiler, müteahhitlere bir bütçe ayırdılar. Yolun onda biri kaldı orada, yapılmadı da öyle gitti. Bir 17 kilometremiz var, onu hiç yapmadılar, hiç bakmadılar. Şu anda 2023 yılındayız. Tunceli- Pertek Ayazpınar köyü eski ismi de Tıtenik köyünde su yok. Biz su içemiyoruz inanın yani tüm samimiyetimle söylüyorum kontrol edebilirsiniz, bakabilirsiniz, biz bu köyde su içemiyoruz, suyumuz yok, yolumuz yok, kanalizasyonumuz yok, eksiklerimiz çok fazla. Burada herkesin bir sıkıntısı var. Kimisinin sigortası yok burada. Bir kadro verildi. Gençlerin bir kısmı şu anda koruyucu, hayvancılık sektörü çöktü bitti. Bir kısmı da diyor ki hani bir asgari ücret olsa geçinebilirim, asgari ücret ile en azından benim sigortam yatsın. Bir kadro verilmesini istiyoruz hani yeni gençler, yeni yetişen nesil için."

"Peynirin, etin 150 TL olmasını istemiyorum"

Hayvanları için yaylalara gittiklerini de ifade eden Sefer Durmuş, mera sıkıntısının da en büyük gider kalemlerinden biri olduğunu ifade etti. Hayvan sayısına göre verilen yerlerin kapasitesinin düşüklüğü ve nakliye ücretlerine tepki gösteren Durmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz burada Tunceli yaylalarına gidiyoruz. İhaleye giriyoruz ama ihale kapasitesi yetersiz, hayvan sayısı çok, yer kapasitesi ise az. Buradan 300- 400 km uzaklıkta Giresun’a gidiyorum iki senedir. 25-30 sene ben Erzurum'da kaldım. Bizim burada mera sıkıntımız çok. Onu da fiyat olarak yüksek tutuyorlar. Bu şekilde vatandaş mağdur oluyor, sıkıntı yaşıyoruz zaten yetersizdir. Geçen yıl buradan Giresun’a bir araba tuttum 13 milyara. Mazotun litresi olmuş 23 milyon hatta 30 milyona çıktı. Biz yapamıyoruz bunun altında kalmışız artık. Üretim bu şekilde olmaz. Şimdi ben demiyorum ki benim peynirim 150 TL olsun, etim 150 TL olsun. Ama yeme de hayvan üretecek maddelere de bir el atsın ki biz üretim yapalım. Vatandaş da herkes de faydalansın bundan. Bize dediler ki 'siz gidin özel bir mühendis tutun'. Ben özel mühendisi nereden tutacağım? Benim gücüm buna yetiyor mu? Buradan kaymakam beye, vali beye seslenmek istiyorum. Baksınlar, biliyorlar ki Ayazpınar köyünde su yok, yolu da zaten geldiler, gördüler. Bizim il başkanımız, ilçe başkanımız buraya geldiler. Biz bu sorunlarımızı bizzat kendilerine ilettik. İnşallah değerlendirirler ama sanmıyorum."

"Sorunlarımız çok ama derdimize derman olan yok"

Üreticilerden Ahmet Budak da bir torba yemin 500-600 TL'yi bulduğunu, ürettikleri mallarının para etmediğini ve köylerindeki sorunlara yetkililer tarafından bir çözüm üretilmediğini ifade etti. Budak şunları söyledi:

"Yolumuz yoktur. Bu köy, 40-50 hanelik bir köydür. Bu köyün bir ay sonra suyu kesiliyor, su yok. Dağda, arabada, gidiş gelişte, her zaman mağduruz. Bir torba yem 400 TL, biz bu işin altından nasıl çıkacağız? Malımız para etmiyor bizim. Sorunlarımız çoktur ama derdimize de derman olacak yok. Hiç kimse bizim sorunlarımıza çözüm bulmuyor. Bizim halimizi herkes görüyor, yetkililer de görüyor. Bizim malımız para etmiyor. Bir torba yem, bir torba arpa 500- 600 TL olmuş. Biz nasıl bu malı üreteceğiz, bu nasıl olacak? İşte bu yüzden birkaç sene sonra, böyle giderse üreticilik bitecek. Bize de sahip çıksınlar. Bizim yaylalarımız yok. Bir Erzurum'a gidiş gelişimiz, bir araç tutuşumuz 15 bin TL. Yani biz kendi ürettiğimizi, alıp verdiğimizi hesaplıyoruz, altından çıkamıyoruz. İşte bu yüzden birkaç sene sonra böyle giderse, üreticilik bitecek."

"Gençler şehre gidiyor"

Üretici Burhan Budak da tüccarların üreticiden çok düşük fiyata aldıkları ürünleri market raflarında yüksek fiyatlara sattıklarını söyledi. Üreticinin ciddi manada bir kazancı olmadığını ifade eden Burhan Budak, arada tüccarların zenginleştiğini ileri sürdü. Budak, sözlerine şöyle devam etti:

"Örnek olarak peynir fiyatları... Bahar aylarında tüccarlar bizden, 37 TL’ye peynir aldılar. Onu da marketlerde 150 TL’ye satıyorlar. Biz kendi savunmamızı yaptığımız zaman diyorlar ki baş kaldırıyorsunuz, baş kaldırmayınca da olmuyor. Yemin torbası 400 TL bizden peynir 30 TL’ye alıyor adam götürüp 160-170 TL’ye satıyor. Başkanımız belirli bir fiyat koyup yardımcı olsun bize bu konuda. Tüm yetkililerden yardım bekliyoruz. Babalarımız ‘yaşlanınca köyü bırakacağız üretici olun’ diyorlar ama üreticiye de destek vermiyorlar, kazanmıyoruz borçla da iş dönmez. Bugün babamdan olmasa, ben de bu işi bırakırım, uğraşmam çünkü giderler gelirleri kurtarmıyor. Biz nereden bakarsanız burada 4-5 eviz.  3- 4 trilyon giderimiz var ama gelir kurtarmıyor. Borçla da bu iş dönmez olmuyor, kurtarmıyor. Birilerinin bize destek olması lazım. Proje yok, bir şey yok. Yani tarımdan bize bir şey gelmiyor. Gençler geliyor, bakıyor adamı kurtarmıyor. Kurtarmıyorsa diyor ki; neden bu işi yapayım? Gençler diyor ki, şehre gideyim, 1 -2 yıl kaldı babalarımız yaşlandığı zaman iş biter."

Kaynak: ANKA