Türkiye'de, yüksek potansiyele sahip agat ve opal gibi taşlar toplanarak, Süstaşı Uygulama ve Araştırma Atölyesi'nde kolye, yüzük, bileklik, broş gibi takılar ile anahtarlık, isimlik, plaket, masaüstü süs eşyası, dekoratif malzeme ve SPA taşı gibi eşyalara dönüştürülüyor.

Yaz aylarında, okulların kapalı olduğu dönemde de çalışmalarını sürdüren atölye, memleketlerine veya ülkelerine gitmeyen doktora öğrencileri, akademisyenler ve vatandaşların arazi çalışmaları ile taş kaynağını sağlamaya çalışıyor.

Süstaşı Uygulama ve Araştırma Atölyesi'nin kurucusu Prof. Dr. Fetullah Arık, Türkiye'nin her yerinde yarı değerli taşlarla karşılaşmanın mümkün olduğunu söyledi.

Özellikle yarı değerli taşların Yozgat, Aksaray, Konya, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Ankara bölgelerinde bulunduğunu vurgulayan Arık, "Bulunan taşlar atölyemize getirilir ve işleme sürecine konulur. Taşlar atölyede tasnif edilip temizlendikten sonra kesim işlemlerine başlar. Bu taşlar üzerinde şekillendirme, aşındırma, parlatma ve son aşama olan takıya dönüştürme aşamaları gerçekleştirilir." dedi.

Konya bölgesinde, özellikle Meram ilçesi Takkeli Dağ mevkisinde genç volkanizmaya bağlı olan çört, silis, opal ve agat taşlarının bulunabildiğini belirten Arık, "İşlenebilir ve parlatılabilir her tür taşı değerli olarak sınıflandırabiliyoruz. Taşın değerli veya yarı değerli olması önemli ama işlenebilir olması da son derece önemli. Biz bölgede bulduğumuz hemen hemen her taşı inceleyerek işlenebilirliğini değerlendiriyoruz." diye konuştu.

"Farklı bulunan her taş atölyeye getiriliyor"

İnsanların özellikle internette gördükleri yanlış bilgilerin etkisiyle atölyeye taş getirdiğini ifade eden Arık, "Vatandaşlar doğada bulduğu her taşı değerli olarak düşünüp bize getirebiliyor. Göktaşı bir ara popüler hale gelmişti, o nedenle vatandaşlar göktaşlarıyla ilgili yoğun bir arayış gerçekleştiriyor." dedi.

Arık, taşların şekline göre parlatıldıktan sonra kolye, küpe, bileklik, broş gibi şekillerde işlenebildiğini anlatarak, masa üstü süs taşı, dekoratif taş, isimlik, anahtarlık, tespih, SPA ve tambur taşı gibi geniş bir yelpazede üretim yaptıklarını söyledi.

Süstaşı'nın, Orta Doğu ve Türkiye'nin en kapsamlı atölyelerinden biri olduğuna dikkati çeken Arık, şunları kaydetti:

"Ülkemizde çok ciddi bir yarı değerli taş potansiyeli var. Örneğin Eskişehir'de kalsedon ve opal, Yozgat'ta ametist ve agat. Ankara Çubuk agatı oldukça iyi bilinen yarı değerli taşlarımızdır. Bu taşların sadece doğru gözle bakılıp değerlendirmeye tutulması gerekiyor. Saha çalışmalarımız esnasında bölgemiz zengin olduğu için hemen hemen her gittiğimiz arazide bir takım işlenebilir yarı değerli taşlar buluyoruz. Değerli taşlar maalesef ülkemizde çok yaygın değil. Değerli taş ülkemizde sadece birkaç noktada bulunabiliyor. Örneğin diaspor oluşumları sadece Muğla bölgesinde yaygın. Bazı beril türleri de Tokat bölgesinde ortaya çıkıyor. Ülkemize baktığımız zaman yarı değerli taş potansiyeli, değerli taş potansiyelinden daha yaygın durumdadır."

Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Doktora Öğrencisi Azerbaycanlı Nicat Alimammadov ise genellikle gerekli ekipmanlarla araziye çıktıklarını belirtti.

Doğadan toplanan numunelerin atölyeye getirildiğini vurgulayan Alimammadov, "Arazide gezdiğimiz zaman çoğunlukla yarı değerli taşlar elimize geçiyor ve bu taşları hocamızla değerlendiriyoruz. Burası hem maden arama bölgesinden getirdiğimiz numunelerin değerlendirilme ve laboratuvara hazırlanma sürecinde hem de süs taşları veya diğer kayaçları öğrenmemizde çok işe yarıyor. Öğrenci olarak bu süreçte bizi buluşturduğu için atölye bize katkı sağlıyor." ifadelerini kullandı.