Haksızlıklara karşı olmakla bir kısım haksızlıklara karşı olmak arasındaki fark zulme ortak olmaktır. Haktan yana olmak, konjonktür ne olursa olsun haktan yana olmayı gerektirir. Hem “mazlumun dini sorulmaz” deyip hem de mazlumla aynı inançtan, partiden, topluluktan, halktan olmayınca bunu görmezden gelmek çelişkidir.
Adaleti tesis edecek olan iktidardır. Gücü elinde bulunduran, şiddet kullanma tekelini elinde bulunduran, yasa koyma-kaldırma tekelini elinde bulunduran ve kendine kutsallık atfeden bir mekanizma adil değilse zulüm üretir. Adalet arayışında olan farklı kitleler haksızlıklara karşı, yaşamın daha kolay ve daha güzel olması için birbirleriyle işbirliği yapabilirler; ancak, hem adalet arayışında olup hem de zulmedenlere ortaklıklar aramanın bir izahı yoktur.
İyiliklerin ve güzelliklerin çoğalması, hakkın ve adaletin tesisi için çaba sarf eden insanlar, yeryüzünün tamamında tüm haklarla ve topluluklarla iletişim kurmanın yolunu ararlar. Bu iletişim arayışı ve süreci hem ezilenlerin seslerine ses olmak hem de zulmedenleri yaptıklarından vazgeçirmek içindir.
Kendi dünyalarını güzelleştirmek isteyen insanlar, rahatlıkla başkalarının hayatlarını cehenneme çevirebilirler. Dünyayı güzelleştirmek isteyen insanlar ise, tüm insanların daha iyi koşullarda bir yaşama kavuşmaları için, baskı ve tahakküm merkezleri karşısında, cehennemi yaşamak pahasına, var güçleriyle direnirler.
İyi bir insan ne hak yer ne de hakkını yedirir, ne zulmeder ne de zulme boyun eğer. İyi bir insan, tüm renklerin, ırkların, dillerin eşit olduğunu bilir. Bir ırkı, ulusu, halkı diğerlerinden üstün ve ayrıcalıklı görmek, hak ve adalet anlayışıyla bağdaşmaz. Belirli bir genotipte olmak, bir insanı diğerlerinden daha iyi yapmaz ya da daha kötü yapmaz. Bir ırkın, ulusun, halkın mensubu olmak ne bir meziyettir ne de utanılacak bir durumdur. Kişiyi iyi ya da kötü yapan tutum ve davranışlarıdır.
İnançları hakikati görmeye engel değilse bir insan bütün siyahilerin kemiklerinin beyaz olduğunun farkındadır. Bütün Aborcinlerin eritrositleri çekirdeksizdir, bütün Kızılderililerin böbrekleri metanefroz tiptir ve bütün Ermeniler peygamber torunudur. Dünya tüm insanların evidir ve bütün savaşlar aynı anne babanın torunlarının torunları arasındadır. Kişiyi bir tartışmada, çatışmada ya da savaşta haklı kılan ne aidiyet duyduğu coğrafyadır ne de konuştuğu anadildir. Kişi, haklarını korurken, zulme boyun eğmezken haklıdır.
Firavuna karşı çıkmak firavun olmayı istemektir. Musa olmak, piramide, yani sömürü mekanizmasının bizzat kendine karşı çıkmaktır. Firavun gitsin demekle, piramide karşı çıkmak aynı iki tepki değildir. İyi insanlar kötü insanları imha etmek için değil, kötülüğü ortadan kaldırmak için gayret ederler. Sitemi değil de insanı karşısına alanlar, insan karşısında başarılı olduklarında mevcut sistemin uygulayıcıları olurlar.
Bizzat varlığı zulüm üreten bir sistemi kutsayanlar, o sistemin sembollerine de diline de kategorize etmelerine ve tanımlamalarına da kutsallık atfederler. Onların tutum ve davranışları, hak arayışları, saf tutuşları, muhatap alışları ve karşı duruşları da sistemin müsaade ettiği kadar olur. Tutkularını tanrı edinenlere tabi olanlar insanın hakikat ve özgürlük arayışının önünde de engel olurlar.
Sermayenin belirli ellerde toplanmasına yol açan, toprağı talan eden, dereleri kurutan, emeği sömüren, yerel yönetimlerde halkın iradesini hiçe sayan, inkâr ve asimilasyon politikalarını sürdüren, kimlik dayatan ve faşizan söylemleri körükleyen, yargıyı muhalifleri sindirmek için kullanan, göz altıları ve tutukluluğu bir cezalandırma biçimine dönüştüren, muhalif olmakla yasadışı olmak arasındaki farkı kaldıran, ifade ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayan, nefret dilini, kutuplaştırmayı, çatışma ve savaşı iktidar etme yöntemi olarak gören bir anlayışla işbirliği tüm bu cürümlere de ortak olmayı beraberinde getirir; iletişim çabası ise ancak işleticilerini bundan vazgeçirmek için olur.
Sömürüye dayanan bir düzende, sömürüye karşı olmak yerine sömürülenlere karşı olmanın, muhalefete muhalefet etmenin bir mantığı yoktur. Sömürü mekanizmasını işletenlerin alnı secdeli olması mekanizmayı meşru kılmaz. Müslümanlar namazda birbirleriyle saf tutarlar, iki namaz arasında da haktan ve adaletten yana saf tutarlar.