Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, aktivist Ayşenur Ezgi Eygi'nin 6 Eylül'de Filistin'in Nablus kentindeki Beita beldesinde İsrail işgaline karşı gerçekleştirilen protesto eylemlerinde başından vurularak öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor.

Terör Suçları Soruşturma Bürosunca, Eygi'nin ölümüne ilişkin "insanlığa karşı suç işleme" başlığı altında "kasten öldürme" suçundan başlatılan soruşturma dosyasına, tanık ifadeleri de girdi.

Başsavcılığın talebi üzerine, uluslararası suçlar ve adli kovuşturma işbirliği kapsamında Filistin adli makamlarından gönderilen belgelerin tercüme işlemleri tamamlandı. Belgelerde, olay yerine ilişkin fotoğraflar ve kamera görüntüleri, tanık ifadeleri, olay yeri krokisi ve otopsi raporu yer aldı.

Gelen evrakları değerlendirmeye alan Başsavcılığın, Eygi'nin öldürülmesinde emri veren, ateş açan kişi ya da kişilerin tespitine ilişkin çalışmasının sürdüğü öğrenildi.

Soruşturma dosyasına göre, Batı Şeria'nın Nablus ilçesine bağlı Beita kentinde uluslararası dayanışma aktivistlerinin de eşlik ettiği, aralarında Eygi'nin bulunduğu birçok ülkeden ve farklı milletlerden barışçıl toplantı ve yürüyüş yapıldı. Cuma namazının ardından orada bulunan İsrail askerleri hiçbir gerekçe göstermeden göstericilerin üzerine gaz bombası attı. Bu sırada askerler bir Filistin vatandaşına ait evi işgal etti. Evin çatısına çıkan keskin nişancı askerlerinin ateş açması sonucu Eygi başından vurularak vefat etti.

"Ayşenur doğrudan hedef alındı"

Soruşturmada tanık olarak ifade veren Amerikan vatandaşı Alex Edward Harrison Chabbott, kendisinin ve bir grup uluslararası dayanışma aktivistinin, sivil ve barışçıl "Fazaa" adlı bir grubun parçası olduklarını belirtti.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'ndan Yenidoğan Çetesi'ne ilişkin açıklama TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'ndan Yenidoğan Çetesi'ne ilişkin açıklama

Chabbott, yürüyüşe başladıktan bir süre sonra İsrail askerlerinin gaz bombası atması üzerine korunaklı bir yere geçtiklerini, saat 13.48'de saklandıkları bölgeye çarpan merminin sesini duyduğunu kaydetti.

Bu merminin, Filistinli bir vatandaşının evinin çatısında bulunan İsrail askerleri tarafından atıldığını anlatan Chabbott, "Keskin nişancılar, evin çatısında hareket ediyorlardı ve bizi izliyorlardı. İlk atıştan sonra kaçmaya çalıştığımız sırada ikinci mermi atış sesini duydum ve Ayşenur iki metre solumdaydı. Ayşenur bizimle kaçarken arkasından aldığı kurşunla yere düştü. Gözlemlerime göre Ayşenur, öldürülme maksadıyla doğrudan hedef alındı." ifadesini kullandı.

Tanık İngiliz vatandaşı Dominic Robin Sedol da İsrail ordusunun Filistinlilere karşı uyguladığı şiddet eylemlerini belgelemek için bölgeye gittiklerini, olay günü saat 13.00'te İsrail askerlerinin kendilerine doğru geldiğini aktardı.

Askerlerin önce gaz bombası attığını, ardından keskin nişancıları evlerin birinin çatısında fark ettiklerini anlatan Sedol, ifadesinde şunları söyledi:

"Dayanışma aktivistleriyle zeytin ağaçlarının arasına kaçtık. Ayşe de zeytin ağaçlarının arasında saklanıyordu ve ardından en az iki el silah sesi duyuldu. İşgalci askerler binanın çatısında ve doğrudan üzerimize ateş ediyorlardı. Ayşenur ve onun yanındaki bir arkadaşının çığlık attıklarını duydum. Ayşenur'u yerde gördüm. İsrail işgal askerleri, doğrudan Ayşe'yi öldürmek için ateş etti."

"Sadece belgeleme ve izleme için oradaydık"

Tanık Avustralya vatandaşı Helen Maria O'Sullivan da Eygi ve bir grup aktivistle Beita bölgesine gittiklerini, yürüyüş yapacakları alanın karşısında İsrail askerlerini gördüklerini belirtti. O'Sullivan, askerlerin kalabalığa doğru göz yaşartıcı bomba atmaya başladıklarını, aktivistlerin de saklandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Saklandığımız sırada iki el silah sesi geldi, insanların İngilizce 'gerçek mermi' dediğini duydum. İlk atış sesini duyunca kaçtım ve korunaklı bir alanda saklandım. Şehit Ayşenur, askerlerin görüş alanındaydı ve ikinci silah sesi duyuldu. Ayşenur yere düştü. Ben de onun yanındaydım ve mesafe bir metreden azdı. Onu kaldırdım ve kollarıma koydum. O sırada yaralandığının farkına varmadım, gözlerinin geriye döndüğünü ve başının sol tarafından kan aktığını ve burnundan kan aktığını gördüm. Bölgede işgalci İsrail askerleri dışında silahlı kimse yoktu ve ateş İsrail askerlerinin bulunduğu bölgeden geliyordu. Biz, Filistinli aktivistler ve vatandaşlar olarak sakin ve barışçıl bir durumdaydık. Herhangi bir şiddet eylemimiz yoktu. Sadece belgeleme ve izleme için oradaydık."

Tanık İsrail vatandaşı Jonhatan Polak Pasterbnak, ifadesinde, barışçıl yürüyüşe Ayşenur ile birlikte katıldıklarını, askerlerin göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermi kullanmaya başladıklarını anlatarak, şu beyanda bulundu:

"Yaklaşık 20 yıldır yürüyüşlere katılıyorum ve plastik ya da gerçek mermi sesini ayırt edebiliyorum. İkinci atıştan sonra birinin adımı seslendiğini duydum, yardım istiyordu. Ayşenur'un yanındaydı ve oraya koştum. Ayşenur'un yerde yattığını gördüm ve onun etrafında dayanışma içinde olan bir veya iki kız vardı. Ayşenur'a yaklaştım ve sol taraftaki baş bölgesinden çok kan geldiğini fark ettim. Evin çatısındaki askerlere baktım ve askerlerin hala orada olduğunu gördüm, Ayşenur'u doğrudan hedef almışlardı."

Eygi, 6 Eylül'de hayatını kaybetti

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria'da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı. Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül'de hayatını kaybetmiş, cenazesi 14 Eylül'de Aydın'ın Didim ilçesinde toprağa verilmişti.