ABD'nin Illinois eyaletindeki Northwestern Üniversitesinde uzun yıllar psikoloji alanında çalışmalar yürüten emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Alice Eagly, AA muhabirine, kadınların liderlik pozisyonlarına ulaşırken karşılaştıkları engeller ve bu süreçte kullanılan metaforların kadın algısını nasıl şekillendirdiğine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Literatürde "cam tavan sendromu" olarak tanımlanan durum, kadının gerekli yeterliliğe sahip olmasına rağmen terfi konusunda karşılaştığı adil olmayan sınırlamaları ifade ediyor ve çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığının bir türü olarak kabul ediliyor.

Eagly, ilk kez 1970'lerin sonlarında kullanılmaya başlanan "cam tavan" metaforunun artık geçerliliğini yitirdiğini belirterek, "Bu benim favori metaforum değil. Artık modası geçti çünkü cam gibi şeffaf olduğu için kadınların göremediği bir bariyeri tarif ediyor. Bu durum bizi aptal gibi gösteriyor. Sonra kafamızı ona çarpıyoruz, kızıyoruz ama anlamıyoruz çünkü şeffaf. Bu metafor birkaç on yıl önce daha uygunken, bugün artık geçerli değil." görüşünü paylaştı.

Siyonist İsrail ordusu Gazze Şeridi'ni yok etmek için patlayıcı taşıyan robotlar kullanıyor Siyonist İsrail ordusu Gazze Şeridi'ni yok etmek için patlayıcı taşıyan robotlar kullanıyor

Kadınların liderlik yolculuğu

Akademisyen ve yazar Linda Carli ile kaleme aldıkları "Labirentin içinden" adlı kitapta, kadınların liderliğe giden yolda neden hala zorluk yaşadığını "cam tavan" yerine "labirent" metaforuyla açıkladıklarını aktaran Eagly, "Labirent, liderliğe ulaşmaya çalışan kadınların bir labirentten geçmek zorunda olduğunu, erkeklerin ise daha düz bir yola sahip olduğunu ifade ediyor. Labirentin girintisi çıkıntısı vardır ve bunları aşmak belki zordur ancak labirentten geçip hedefe ulaşmak mümkündür. Önerdiğimiz alternatif metafor buydu." dedi.

Prof. Dr. Alice Eagly, labirent metaforuyla, kadınların üst düzey pozisyonlara ulaşmasının erkeklere kıyasla daha dolambaçlı, engellerle dolu ve karmaşık bir süreç olduğunu vurguladıklarını kaydederek, buna rağmen kadınlar için lider olmanın imkansız olmadığını savunduklarını ifade etti.

Bu metaforun kadınlar için daha pozitif algı oluşturduğunun altını çizen Eagly, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kadınlar, erkekler kadar çok sayıda olmasa da yüksek pozisyonlara ulaşabiliyor, kadınların tamamen engellenmediği açık. Peki bunu nasıl başarıyorlar? İşte bu sorunun cevabını bilmek istiyoruz, öyle değil mi? Eğer bunun 'cam tavan' olduğunu söylersek, durumun umutsuz olduğunu düşünebiliriz ama bunun bir labirent olduğunu düşünürsek evet, çok zorlayıcı olduğunu kabul ederiz ancak hedef liderlik pozisyonuysa oraya ulaşmanın mümkün olduğunu görürüz. Yani labirent daha umut verici bir metafor."

"Kadınların iş hayatında uğradığı ayrımcılık, sektörlerdeki temsil oranı ve toplumsal bakış açısına göre değişir"

Eagly, kadınların iş hayatında maruz kaldığı ayrımcı tutumların bulundukları alanın ne kadar erkek egemen olduğuna bağlı olarak değiştiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"Kadınlar, eğitim ve sosyal hizmetler gibi kadınların yoğun olduğu alanlarda nispeten iyi durumda. Sanayi gibi alanlarda durum daha zor, buralarda nispeten az sayıda kadın görüyoruz. Ağır sanayiye, madencilik, çelik üretimi gibi sektörlere baktığımızda kadın sayısı çok daha düşük. Otomotiv sektöründe de benzer durum var. General Motors'un ünlü bir kadın CEO'su oldu ancak bu nadir bir örnekti. Kadınların iş hayatında uğradığı ayrımcılık, sektörlerdeki temsil oranı ve toplumsal bakış açısına göre değişir."

ABD'nin en yüksek net ciroya sahip 500 kurumunu sıralayan "Fortune 500" listesinde kadın CEO sayısının son yıllarda artsa da hala yeterli seviyeye ulaşmadığını dile getiren Eagly, kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarında erkek meslektaşlarına göre daha az temsil edildiğini ifade etti.

"İş hayatında stereotipler hala canlı ve etkili"

Eagly, iş hayatında "erkeklerin daha atılgan, kadınlarınsa daha uyumlu çalıştığı" şeklindeki klişelerin hala kullanıldığına işaret ederek, şunları aktardı:

"Kadınların daha güçlü sosyal becerilere sahip olduğu düşüncesi nedeniyle, yüksek sosyal beceri gerektiren veya insan ilişkileri konusunda derin bilgi isteyen işler genellikle kadınların daha fazla yer aldığı alanlar haline geliyor. Büyük şirketlerde bile insan kaynakları veya personel departmanlarında genellikle çok sayıda kadın bulunur çünkü bu alanlar insanlarla, onları anlamakla ve sosyal ilişkilerle ilgilidir. Bu nedenle, stereotipler hala güçlü ve etkili olmaya devam ediyor ve bu durumun değişmesi zor görünüyor."

ABD'de şimdiye kadar hiç kadın savunma bakanı atanmadığını hatırlatan Eagly, "Erkeklerin daha güçlü ve sert olduğuna dair ön yargı, onlara avantaj sağlıyor. Mesela (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e karşı ülkemizi savunmamız gerektiğinde ya da benzer bir durumda, insanlar erkeklerin bu role daha uygun olduğunu düşünüyor. Liderlik büyük ölçüde kararlılık ve atılganlık gerektirdiği için bu durum, kadınlar için dezavantaj oluşturuyor." şeklinde konuştu.

"Erkeklerin daha şeffaf, yetkin ve zeki olabileceği klişesi en azından ABD'de ortadan kalktı"

Prof. Dr. Alice Eagly, toplumsal cinsiyet kalıplarının zamanla da değiştiğine değinerek, "Bu tür stereotipler her zaman olacaktır ancak zamanla değişiyor ve içerikleri de bir ölçüde farklılaşıyor. ABD'de kamuoyu verileri üzerinden zamanla değişen cinsiyet stereotiplerini incelediğim bir çalışma yaptık ve önemli değişimler tespit ettik. Örneğin, erkeklerin daha atılgan, baskın ve liderlik rolünü üstlenen kişiler olduğu algısı hala varlığını sürdürse de eskisi kadar güçlü değil." diye konuştu.

Kadınların özellikle yetkinlikleriyle ilgili algıda olumlu değişimler olduğuna işaret eden Eagly, sözlerini şöyle tamamladı:

"İletişim ve sosyal duyarlılık, yani sosyal beceriler açısından kadınların daha uyumlu olduğuna dair algı zamanla daha da güçlendi ancak kadınlar için daha teşvik edici olarak görülebilecek durum, yetkinlik konusundaki stereotiplerde neredeyse hiç farklılık olmaması. Çoğu kişi, zeka ve yaratıcılık gibi yetkinliklerde kadın ve erkek arasında fark olmadığını söylüyor. Yani erkeklerin daha şeffaf, yetkin ve zeki olabileceği klişesi en azından ABD'de ortadan kalktı."