Ankara'da farklı kamu kurumlarında memur olarak çalışan H.S. ve kız arkadaşı H.S, 17 Ağustos 2013'te evlendi.
H.S'nin 2024'te Samsun'a tayini çıkınca karısından da tayin talebinde bulunmasını istedi ancak H.S, kocasına çalıştığı kurum tarafından tayin talebinin kabul edilmediğini belirtti.
Bir süre Samsun'da görev yapan H.S'nin tayini bu kez de Diyarbakır'a çıktı.
Bu süreçte de H.S. kocasına tayin talebinde bulunduğunu ancak kurumu tarafından bu talebinin karşılanmadığını söyledi.
9 yıl boyunca ayrı şehirlerde yaşayan çiftin arasında tayin gerekçesiyle sorunlar yaşanmaya başladı.
Hiç tayin talebinde bulunmamış
H.S. şüphe üzerine yaptığı araştırma sonucu karısının çalıştığı kurumdan hiç tayin talebinde bulunmadığını tespit etti.
Bunun üzerine koca H.S, avukatı aracılığıyla, evlilik birliğinin temelden sarsılmasını gerekçe göstererek Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi'ne dava açtı.
Avukat Elhakan, müvekkili için mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde "Taraflar evlendikten sonra davalı kadının davacı kocasının bulunduğu yere hiç gelmediği, evliliğinin 3-4 ayından sonra ailesiyle yaşamaya devam ettiği ve adresini bile değiştirmediği belirlenmiştir." denildi.
Dilekçede davalı kadının birkaç hafta sonu Diyarbakır'a geldiği, kente yerleşmesi için tayin istemesi konusunda ikna olmadığı ve tarafların evliliklerinin kağıt üzerinde olduğu gözlemlerinin yer aldığı dilekçede "Fiilen bir arada yaşamadıkları ve davalının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle müvekkilim boşanmayı talep ve dava etmiştir." ifadeleri kullanıldı.
"9 yıldır bizi kandırdı"
Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi'nde görülen duruşmada tanık olarak dinlenen K.S. de davacının oğlu olduğunu, oğlunun ve gelininin 9 yıldır ayrı şehirlerde yaşadığını belirterek, "Gelinim '9 yıldır tayin istiyorum ama vermiyorlar' diyerek bizi kandırdı. Gelinim Ankara'da ailesiyle yaşıyor." dedi.
Kadının çalıştığı kurumdan da talep üzerine mahkemeye gönderilen yazıda, H.S. tarafından kuruma herhangi bir tayin talebinde bulunulmadığı belirtildi.
Usulüne uygun şekilde tebligat yapılmasına rağmen davalı kadın veya avukatının 2 haftalık cevap süresi geçtikten yaklaşık bir yıl sonra mazeret bildirmesini mahkeme, mazeretin davayı uzatmaya yönelik olduğu şeklinde değerlendirerek reddetti.
Mahkeme, çiftin boşanmasına karar verdi.
"Evlilik birliği temelden sarsılmış"
Mahkemenin kararında şu değerlendirmede, evlilik birliğinin devamı için eşlerin bir arada yaşamalarının gerektiği ifafde edildi.
"Davalı kadın memur olan eşinin işini bilerek evlenmiştir. Davalı kadının çalıştığı kurumun yurdun her yerinde şubesi bulunmaktadır. Talep edilmesi halinde tayin mümkündür. Davalı Ankara'dan ayrılmak istemediği için tayin talebinde bulunmamış ve davacı dava dilekçesindeki bu iddiasını ispatlamıştır." ifadelerinin kullanıldığı karar metninde "Tarafların evliliklerinde korunmaya değer herhangi bir hukuki yarar kalmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşıldığından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir." denildi.
Kararın emsal nitelikte olduğu belirtildi.