Mirasımız Kudüs Derneği, 'Genişletilmiş 2024 Kudüs Raporu'nu yayınladı.
Mirasımız Kudüs Derneği, Mescid-i Aksâ Mütevelli Heyeti Üyesi ve Kudüs Araştırmacısı Dr. Fahri Ebu Diyab, Kudüs Araştırmaları Uzmanı Dr. Ali İbrahim ve Gazeteci-Yazar Mustafa Uzun ile hazırladığı genişletilmiş (Gazze ve Batı Şeria dahil) 2024 Kudüs Raporu'nu kamuoyu ile paylaştı.
Fatih’te düzenlenen basın toplantısında Mirasımız Kudüs Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci'nin yanı sıra raporu hazırlayan Mescid-i Aksa Mütevelli Heyeti Üyesi ve Kudüs Araştırmacısı Dr. Fahri Ebu Diyab, Kudüs Araştırmacısı Dr. Ali İbrahim ve gazeteci Mustafa Uzun yer aldı. Raporda Batı Şeria ve Gazze'den veriler de paylaşıldı.
Basın toplantısında konuşan Mirasımız Kudüs Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci; “Dünya Müslümanları Mescid-i Aksa ve Kudüslü Müslümanlar için orada nöbet tutan 400 bin Müslüman için bir adım atmazsa onlara gerçekten sahip çıkmazsa biz de bu tufanın içerisinde kaybolur, gideriz dedi.” Geçtiğimiz yıl hazırladıkları Kudüs Raporuna atıfta bulunan Muhammet Demirci; "Raporu geçen seneki raporla kıyasladığımızda, neredeyse zulümler ikiye katlandı. Kudüs'te yapılan Yahudileştirmeler ikiye katlandı ve Kudüs'teki Müslümanlar ciddi anlamda sıkıntı yaşamaya başladılar. Kudüslülerin yaşadıkları acıları dinlediğimizde, Kudüs’te yaşamak gerçekten büyük bir mucize. Buradan tüm dünya Müslümanları adına Kudüslü 400 bin Müslümanın hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz, hepsine ayrı ayrı borçluyuz ve bu borcu ödemek zorundayız.” Şeklinde konuştu.
Mirasımız Kudüs Derneği Basın Sorumlusu Nihat Topçu ise 2024 raporunu sunarak, " 2024 yılı içerisinde Kudüs şehrinde, 81 Filistinli Müslüman şehit edildi. Çeşitli zaman dilimlerinde gerçekleştirilen saldırılarda 309 Filistinli yaralandı. 2 binin üzerinde Kudüslü tutuklandı ve 44 tane şehidin naaşı ise esir tutuluyor. Bu belki bizim basınımızın çok dikkatini çekmiyor ama 44 şehit esirin naaşı buzhanelerde bekletiliyor. Yine işgal rejiminin 'Numara mezarlığı' diye bir mezarlığı var ve bu mezarlığın nerede olduğu bilinmiyor. Esirlerin cesetleri gömülüyor, defnediliyor ve orada sadece numaralar var. Ve sanırım 220’nin üzerinde de bu mezarlıklarda esir şehitler var. Ve aileleri bu yakınlarının cesetlerinin nerede olduğunu bilmiyorlar, mezarı başına gidip bir Fatiha okuyamıyorlar.” diye konuştu.
Raporda Gazze ve Batı Şeria’ya dair detaylı verileri paylaşılırken, Türkiye’nin Kudüs’e yaptığı yardımlara da geniş yer verildi.
2024 Yılında İsrail'in Gazze, Batı Şeria ve Kudüs'teki İnsan Hakları İhlalleri – Türkiye’nin Kudüs Yardımları
7 Ekim 2023’te başlayan ve halen devam eden çatışmalarda Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs bölgelerinde yaşanan insan hakları ihlalleri uluslararası hukukun temel prensiplerini hiçe saymaktadır. Bu rapor, İsrail’in bu bölgelerde uyguladığı politikaların insani ve hukuki boyutlarını detaylandırmakta ve Filistin halkının yaşadığı trajediye ışık tutmayı amaçlamaktadır.
KUDÜS
- Ev Yıkımları: 2024 yılında 360 bina (ev ve dükkân) yıkılmış, El Bustan Mahallesi’ndeki 116 ev ve Tekbir Dağındaki 241 ev yıkım tehdidi altındadır.
- Yerleşimciler: Kudüs’te 237.729 yerleşim birimi bulunmakta, önümüzdeki yıllarda bu sayıya 89.000 birim daha ekleneceği öngörülmektedir.
- Vergi ve Ceza Baskıları: Kudüs halkına imar ve düzenleme ihlallerinden dolayı 62 milyon şekel ceza kesilmiştir.
- Mescid-i Aksa: 64.000 yerleşimci Mescid-i Aksa’ya baskın yapmış, 13 kez tapınak ritüelleri gerçekleştirilmiştir.
- Kudüslüler’in Durumu: 2024’te 81 Filistinli şehit edilmiş, 2.000 kişi gözaltına alınmış, çoğu çocuk 108 kişi ev hapsine mahkûm edilmiştir.
- Yerleşim Politikaları: Kudüs’te Filistinli nüfusunun sadece %13’ü yaşam alanı olarak kullanılabilir durumdadır.
GAZZE
- Sivil Kayıplar: Gazze Şeridinde 56.289 kişi hayatını kaybetmiş, bunların 17.803’ü çocuk ve 12.224’ü kadın olmuştur. Yaralı sayısı ise 107.338’dir.
- Yerinden Edilme: Abluka ve bombardıman nedeniyle 2 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kalmış, birçoğu temel insani ihtiyaçlardan mahrum kalmıştır.
- Altyapı Tahribatı: 161.500 konut tamamen yıkılmış, 82.000 konut yaşanmaz hale gelmiş; elektrik, su ve kanalizasyon altyapısı neredeyse tamamen imha edilmiştir.
- Elektrik Krizi: Gazze’de elektrik erişimi günlük 2 saate düşmüş, temiz suya erişim oranı %5’in altına gerilemiştir.
- Sağlık Krizi: 34 hastane ve 80 sağlık ocağı hizmet dışı kalmış; jeneratör yakıtı eksikliği nedeniyle hastaneler yetersiz tıbbi malzeme ve personelle karşı karşıya kalmıştır.
- Eğitim ve Sosyal Yaşam: 133 okul ve üniversite tamamen yıkılmış, 785.000 öğrenci eğitimden mahrum kalmıştır.
- Ekonomik Kayıp: Tahmini ekonomik kayıp 37 milyar dolara ulaşmış; bölge ekonomisi tamamen felç olmuştur.
BATI ŞERİA
- Sivil Kayıplar: Batı Şeria’da 723 kişi hayatını kaybetmiş, 7.350 kişi ise yaralanmıştır.
- Yerleşimci Şiddeti: 7 Ekim’den bu yana 1.236 yerleşimci saldırısı kaydedilmiş, en az 24 köy boşaltılmıştır. Bu olaylar 8.000’den fazla kişinin yerinden edilmesine neden olmuştur.
- Arazi Gaspı: 2024’ün ilk çeyreğinde 15.000 dönüm arazi “devlet arazisi” ilan edilmiş ve yasa dışı yerleşimler için tahsis edilmiştir.
- Gözaltı ve Baskılar: 1.150’den fazla çocuk dâhil olmak üzere binlerce Filistinli gözaltına alınmış, bu kişiler ağır fiziksel ve psikolojik baskılara maruz kalmıştır.
- Toplumsal Etkiler: Filistin toplumunun sosyoekonomik yapısı bozulmuş; tarım alanları ve su kaynakları sistematik olarak hedef alınmıştır.
ULUSLARARASI HUKUK ve SOYKIRIM
Uluslararası Hukukun İhlali: Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’teki insan hakları ihlalleri Cenevre Sözleşmeleri, Roma Statüsü ve BM kararlarının açık bir ihlalini oluşturmaktadır. Sivillerin hedef alınması, toplu cezalandırma, zorla yerinden edilme ve sivil altyapının yok edilmesi, savaş suçları kapsamında değerlendirilmektedir.
Soykırım Suçlamaları: Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) tanımına göre, İsrail’in Filistin halkına yönelik eylemleri soykırım unsurları taşımaktadır:
- 56.289’dan fazla kişinin öldürülmesi.
- 2 milyon kişinin temel yaşam koşullarından mahrum bırakılması.
- 161.500 konutun yok edilmesi.
- Çocukların ailelerinden zorla ayrılması ve asimilasyon politikaları.
ULUSLARARASI TEPKİLER ve ÇAĞRILAR
BM ve uluslararası STK’lar İsrail’in politikalarını kınamış, ancak bu kararlar çoğunlukla etkisiz kalmıştır. ABD’nin veto politikaları İsrail’in uluslararası arenadaki dokunulmazlığını sürmektedir.
Çözüm Önerileri:
- İsrail’in politikalarına karşı somut ve güç içeren adımlar atılması.
- Filistin direnişinin desteklenmesi.
- Gazze ablukasının kaldırılması ve insani yardım koridorlarının oluşturulması.
- İsrail’in uluslararası mahkemelerde hesap vermesi için girişimlerin hızlandırılması.
- Ekonomik yaptırımlar ve diplomatik izolasyon yoluyla İsrail’in politikalarına baskı uygulanması.
- Filistinlilerin eğitim ve sağlık hakkının desteklenmesi için uluslararası yardım mekanizmalarının etkinleştirilmesi.
Bu rapor, Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’teki insan hakları ihlallerini belgeleyerek uluslararası topluma bu trajediye dur deme çağrısı yapmaktadır. Adalet, barış ve insan haklarının korunması için somut adımlar atılması şarttır.
MİRASIMIZ KUDÜS DERNEĞİ’NİN 2024 YILINDA KUDÜS’TEKİ FAALİYETLERİ
Mirasımız Kudüs Derneği, Kudüslü Müslümanların insani ihtiyaçlarını karşılamak ve onların hayatta kalma mücadelesine destek olmak için 2024 yılında yoğun çalışmalar gerçekleştirmiştir:
Makasıd Hastanesi: 5.655.000 ₺ ilaç ve tıbbi malzeme desteği sağlanmıştır.
Maddi Yardımlar: 360 aileye maddi destek, 1.025 aileye 12.280.000 ₺ zekât, 1.740 aileye 4.350.000 ₺ fitre ulaştırılmıştır.
Yetim Çocuklar: 180 yetime 9.812.000 ₺ nakdi destek sağlanmıştır.
Eğitim ve Gıda Yardımları: 400 çocuğa okul malzemesi desteği verilmiş, 600 çocuk ise bayramlık ve bayram harçlıklarıyla sevindirilmiş, 2.710 aileye gıda kumanyası, 6.100 aileye iftar yemeği ikramı yapılmıştır.
Kurban Dağıtımları: 1.970 aileye kurban hisseleri ulaştırılmıştır.
Zeytin Fidanı Dikimi: Kudüslü Müslümanlara ait arazilere 860 adet zeytin fidanı dikilmiştir.
Mirasımız Kudüs Derneği, 17 yıldır Osmanlı’nın Kudüs’teki tarihi mirasını ihya etmenin yanı sıra Kudüslü Müslümanların insani ihtiyaçlarını karşılamak ve Türkiye’de de seminerler, konferanslar, yarışmalar ve dergi, kitapçık v.b. basılı materyaller aracılığıyla bilinçlendirme faaliyetlerine devam etmektedir.
Yahudileşme ve yerinden edilme tehdidi arasında Kudüs
Mescid-i Aksâ Mütevelli Heyeti Üyesi, Kudüs Araştırmacısı Dr. Fahri Ebu Diyab ve Kudüs Araştırmaları Uzmanı Dr. Ali İbrahim ve Kudüs’te bulunan İnsan Hakları Örgütleri ile hazırladığımız Kudüs Raporu:
İşgal rejimi, bir yandan Kudüs’ün İslami kimliğini değiştirme ve Yahudileştirme faaliyetlerini sürdürürken, diğer yandan şehrin asıl sahibi olan Kudüs’ün Filistinli halkının evlerini yıkarak, sınır dışı ederek, çeşitli cezalar uygulamak suretiyle yerlerinden etme politikasını bir silah olarak kullanmaya devam ediyor. Kudüs’ü İslam ve Arap kültürü ve tarihinden uzaklaştırmak, kutsal şehri kontrol altından tutmaya çalışarak üzerinden hüküm sahibi olmak, Kudüs şehri üzerindeki (gizlemeye gerek duymadığı) emellerine ulaşmak ve hak iddia etmek için İbranice uydurma içerikleri üreterek, şehre yeni bir kimlik dayatmaya çalışıyor.
Bu raporu Kudüs’ün mevcut durumunu, işgal rejimi ve işgalci sözde sivil Yahudilerin Kudüs’te gerçekleştirdiği saldırıları, işgal rejiminin Kudüs’ün coğrafi yapısı, tarihi ve kutsallarına yönelik ihlallerine ışık tutmak için kaleme alıyoruz.
İşgal rejimi, Mescid-i Aksâ Tufanı sürecinde Gazze Şeridi’nde yaşadığı yenilgi ve kayıplarının intikamını Kudüs’ten ve Kudüs halkından almaya çalışırken, Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin işgal rejiminin Gazze Şeridi’nde devam eden soykırımına karşı çıkma ve direnişi desteklemesine mani olmak için her türlü sert önlemi, onur kırıcı müdahaleyi yapmaktan geri durmadı.
İşgal Rejiminin 2024 yılında Kudüs ve Mescid-i Aksâ’ya yönelik saldırı ve hak ihlalleri:
Kudüslülerin evleri yıkma, sınır dışı etme ve zorla tehcir etme girişimleri
Kudüs'teki planlama ve inşaata yönelik bu politikalar, işgalci Kudüs Belediyesi, sözde İsrail Arazi Departmanı ve Bölge İnşaat ve Planlama Komitesi tarafından geliştirildi. Gelecek politikalarını hazırlayanlar tarafından planlanan ve üzerinde anlaşmaya varılan en önemli olaylar aşağıdakileri içeriyor:
A - Kudüs'teki yerleşim birimlerinin inşa edilmesi, yapısal planların yapılması ve alanların yani toprakların düzenlenmesi yoluyla yoğunlaştırma, çoğaltma ve genişletme, . (Yoğunlaşma ve genişlemeden kastedilenin İsrailliler için olduğu, Arap mahallelerinin ise kasıtlı olarak dışlama, ihmal ve yok etme olduğu kaydedildi.)
B- Bu planlar, işgalci Yahudi yerleşimcilerin yüzdesini artırarak bu yerleşim bloklarına olan ihtiyacı gidermeyi amaçlıyor. Amaç, yerleşimcilerin yerine gelecekteki yatırımlar için mümkün olan en geniş araziyi ayırmak ve şehrin asıl sahibi Kudüslülerin bundan faydalanmamasını sağlamaktır.
C- Kudüs halkının ihtiyaçlarını karşılayacak planların yapılmaması ve bilinçli olarak dışlanması, yok sayılması.
D- Kudüs topluluklarını boğmak, barınma sıkıntısı yaşatmak, genişleme ve gelişmekten mahrum bırakmak, onları Kudüs dışında göçe ve yaşamaya itmek için planlar yapıldı ve geleceğe yönelik imar politikaları çizildi.
E-Planlama politikaları ayrımcılık ve ırkçılığa dayanmakta, şehrin asıl nüfusunu boşaltmak gibi siyasi amaçlarla demografik dengede işgalci yerleşimciler lehine dengesizlik yaratmakta ve Filistin nüfusunun ihtiyaçların karşılanması konusunda sağlıklı bilimsel yaklaşımı dikkate almamaktadır.
F - Kudüs'ün doğu kesiminin (Filistinliler) nüfusu 395.000’e ulaşmış olmasına rağmen, kısıtlama ve tehcir politikaları nedeniyle kent alanının %13'ü kendilerine tahsis edilmiştir.
G- Planlar, işgalci kurumun güvenlik kontrolünü ele geçirmesini ve onları çevrelerinden ayırmasını kolaylaştırmak için Kudüs'ün çeşitli bölgelerinde yerleşimcilerin Filistinli toplulukları çevirecek, kuşatacak, iletişimlerini kesecek şekilde inşasının yoğunlaştırılıp güçlendirilmesine dayanıyor.
H- Kudüs'te 57.335'i Kudüslüler için olmak üzere genel olarak 237.729 konut birimi var
I - Gelecek planlara göre önümüzdeki yıllarda inşaatlar artırılarak 89.000 yerleşim birimi eklenecek. Gelecek planlamasında Kudüslüler veya Arap mahalleleri için herhangi bir ünite yer almıyor.
Bu planlardan, Kudüs toprakları pahasına yerleşimcilere kasıtlı olarak inşaat ve kentsel genişleme olanağı verdikleri ve Kudüslülerin hayatlarını zorlaştıracak, onları zor durumda bırakacak örgütsel ve yapısal planların yapılmasına izin vermedikleri açıkça görülmektedir. Kudüslüler, barınma sıkıntısı ve maddi sıkıntı içinde yaşatılarak şehri terk etmeye zorluyorlar.
İşgal belediyesi, sistematik ve programlı bir politika olarak Kudüslülerin sayısını azaltmak amacıyla Arap mahalleleri için yapısal planlar yapmıyor ve arazilerin çoğunun yeşil, kamusal veya arkeolojik alan olduğunu iddia ediyor. Kamuya ait araziler üzerinde inşaat yapılmasına müsaade etmiyor. Bu nedenle işgalci Kudüs Belediyesi, Kudüs'ün doğu kısmındaki arazilerin yüzde 87'sinin inşaat yapılmasına izin verilmeyen araziler olduğunu değerlendirerek, Kudüslülere konut sıkıntısı ve doğal ihtiyaçlara rağmen inşaat ruhsatı vermiyor. Filistin nüfusunu azaltarak işgal yetkililerinin amacına ulaşmak için Kudüs halkını Kudüs'ten göç etmeye, inşa etmeye ve Kudüs dışında yaşamaya zorluyor.
İşgal belediyesinin kasıtlı bir politika olarak inşaat izni taleplerini reddettiğini bilen sakinlerin, inşaat ruhsatı almaması bahanesiyle bu yıl ev yıkımları arttı ve hızlandı.
Bu raporun hazırlanışına kadar 360 tesis (ev ve dükkân) işgal belediyesi tarafından yıkıldı.
İşgal belediyesi, El Bustan mahallesindeki 116 ev olmak üzere tüm binaları yıkmak istediğinden, işgal belediyesi El Bustan mahallesine 20 ek yıkım emri verdi. Yıkımlar gerçekleşirse 1.550 Kudüslü vatandaş evsiz kaldı. İşgal belediyesinin planına göre Tevrat Bahçesi kurmak bahanesiyle bu yılın başında Mescid-i Aksa'nın güneyindeki Bustan Mahallesi'nde 13 ev yıkılarak geri kalan evler tehdit altına alındı.
İşgal belediyesi, Al-Tur mahallesindeki 54 evin yıkılması ve Kudüs'ün güneyindeki Jabal Abu Ghanim yerleşim yerinden başlayıp Kudüs'ün doğusundaki Ma'ale Adumim yerleşim bloğuna ulaşan Amerikan Caddesi'nin tamamlanması emrini verdi. İşgalci yerleşimcilere hizmet etmek ve yerleşim yerleri arasındaki hareketlerini kolaylaştırmak ve binlerce Kudüslüye bir apartman dairesi için el konulan bu caddenin her iki tarafındaki Arap topluluklarını kuşatmak için Tekbir Dağı’nda 241 ev ve ticari tesise yıkım emri verildi. Amerika yerleşim yolunu genişletmek için, işgalci belediye ekipleri, Al-Stan Caddesi üzerindeki 4 daire ve 3 dükkanın yer aldığı Al-Rajabi Binası'na yıkım emri verdi. Bu binanın 31 yıl önce inşa edilmiş olması dikkat çekiyor.
Kudüs'te arazi müsaderesi ve yerleşim
2024'te Batı Kudüs Belediyesi, Doğa Kurumu, Eski Eserler Dairesi, İsrail Arazi Departmanı ve bazı yerleşim dernekleri tarafından yerleşim ve Yahudileştirme projeleri oluşturmak ve yerleşimi kolaylaştırmak ve hızlandırmak için, Yerleşimcilerin gelmesi, yerleşim yerlerini birbirine bağlaması, Filistin halkını kuşatması ve topraklarından mahrum etmesi için yollar, köprüler ve tüneller inşa etmek amacıyla 16.500 dönüm araziye el konuldu yada müsadere edildi.
Bu yıl (Kalandiye Havalimanı, Al-Tayarah Tepesi, Beyt Safafa, Fransız Tepesi, Sur Baher, Jabal Al-Mukaber, Umm Tuba, Al-Walajah, Al-Issawiya, Shuafat, Beit Hanina, Scopus Dağı, Al-Sheikh Jarrah, Karam Al-Mfti, Silwan,) uygulanmaya başlananlar da dahil olmak üzere toplamda 6.817 yasadışı yerleşim birimi onaylandı.
Mescid-i Aksa çevresindeki Yahudileştirme projeleri ve tüneller
İşgalci otoritelerin ve onların Yahudileştirme kollarının Kudüs'ün özelliklerini değiştirme, İslami kimliğini silme ve yerine uydurma bir Yahudi kimliği getirme çabaları kapsamında;
İşgal örgütü, Mescid-i Aksa'yı kuşatmak, Kudüs'ün Arap ve İslam kimliğini gösteren anıtları ve delilleri çarpıtmak, tarihi değiştirmek, Arap ve İslam anıtlarını silmek ve yok etmek için Mescid-i Aksa çevresinde en büyük Yahudileştirme projelerini hayata geçirmeyi amaçlıyor. Mescid-i Aksa'yı kazılarla tehdit etmek ve temellerini sarsmak işgalcilerin en öne çıkan Yahudileştirme planları arasında:
- Elad Yerleşim Derneği'nin bu yıl Mescid-i Aksa'nın güneyindeki tarihi Ayn Silvan kompleksi alanından Meğaribe Kapısı ve Burak Meydanı'na doğru iki tünel kazdığı ve halen üzerinde çalışılan bir tünel daha olduğu ilan etmişti. Mescid-i Aksa'nın güneydoğusundaki Ayn El Vira bölgesinden Mescid-i Aksa'nın güney duvarına bitişik Emevi saraylarına doğru, (13) bu kazılar sırasında evlerin altında yapılan kazılar sonucu Mescid-i Aksa'nın kapılarından biri olan demir kapının yanındaki bazı kiremitlerin düştü, Mescid-i Aksa'nın yanındaki Silsile Caddesi üzerindeki bazı ev ve dükkanlarda çatlaklar oluşması sonucu evlerde çatlamalar meydana geldi.
- Mescid-i Aksa'nın güney duvarına bitişik Emevi saraylarında, işgal otoritelerinin Eski Eserler İdaresi ve yerleşim birliklerinin, Mescid-i Aksa'nın güney duvarının temellerinin yakınında kazı çalışmaları yürütüyor. Bu yerleşim birlikleri ve işgal yetkililerinin sözde Eski Eserler Kurumu, sözde tapınağın mübarek Mescid-i Aksa'nın kalıntıları üzerine kurulması planının bir adımı olarak Emevi sarayları bölgesindeki tapınak tesislerine ilişkin planı bitirmeyi planlıyor.
Bu yıl İsrail Yüksek Mahkemesi, Ceviz Vadisi'ndeki Silikon Vadisi proje ve planını onayladı; Plana göre, Kudüslülere ait araziler üzerinde işgalci Yhaud yerleşimcilere hizmet edecek, atölyeler, dükkanlar, ticari, turistik ve endüstriyel yerleşim alanları kurulacak.
Kudüs’te hak ihlalleri
Sene başından bugüne kadar Kudüs'te 81 Filistinli şehit edildi.
Aralarında bakanlar, Knesset üyeleri ve bir hahamın da bulunduğu 64.000 işgalci Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi.
Bu yılın başından bu yana 2.000 Kudüslü tutuklandı.
Çoğunluğu çocuk, 108 Kudüslü vatandaş zorunlu ev hapsine tabi tutuldu.
125 Kudüslü, doğup büyükleri şehirden sınır dışı edildi.
İşgal güçlerinin kurşunlarıyla 309 kişi yaralandı.
44 Kudüslü şehidin naaşı hâlâ işgal yetkililerinin elinde esir tutuluyor.
İşgalci Yahudi yerleşimcilerin 37 kez Kudüslülere saldırdı.
Kudüs'te işgalci Yahudi yerleşimciler tarafından zeytinliklere 19 kez saldırı yapıldı. 214 zeytin ağacı yakıldı, hasat zamanı gelmiş 11 zeytinlik işgalci Yahudiler tarafından talan edildi.
Vergi Otoritesi tarafından mağazalara ve endüstriyel atölyelere 125 baskın yapıldı, ihlaller yapıldı ve vatandaşların nakdi birikimlerine el konuldu.
Kudüs halkına, imar ve düzenleme kanununun sözde ihlali nedeniyle 62 milyon şekel ihlal ve para cezası kesildi.
İşgal belediyesine bağlı okullardan 9 öğretmen çeşitli bahanelerle meslekten ihraç edildi.
İsrail müfredatına uymadıkları gerekçesiyle Kudüs'teki 5 özel okul kapatıldı.
Özel evlerine kışkırtıcı ifadeler içeren tabelalar yerleştirildiği iddiasıyla vatandaşlara 130 ihlal cezası verildi (bu tabelalar, Kudüslü hacıların bu yıl Hac yaptıktan sonra geri döndüklerinde yerleştirildi)
457 Kudüslünün evlerine saldırı gerçekleştirildi, yağmalandı, mobilya ve ev eşyalarına zarar verildi.
Mahalle girişlerinde 419 işgal polisi kontrol noktası kuruldu…
İşgalin toplu bir cezalandırma ve onlara karşı intikam amacıyla Kudüs ve Kudüslüler üzerindeki baskısını artırdığı, şehri asıl sakinlerinden boşaltıp yerlerine işgalci Yahudi yerleşimcileri getirdiği ve baskı ve yıldırma politikalarını artırdığı önceki verilerden açıkça anlaşılmaktadır. İşgal rejimi, Kudüs'ün kimliğine karşı amansız bir savaş yürütüyor ve oradaki Filistinli varlığına karşı savaşıyor.
Özellikle Gazze'ye yönelik saldırılar sonrasında saldırılar ve ihlaller arttı.
Gündemi değiştirmeye yönelik girişimlerde en büyük payı Mescid-i Aksa aldı ve Mescid-i Aksa'yı işgal eden yerleşimcilerin sayısı geçen yıla göre yüzde 40'a yakın arttı.
Geçtiğimiz yıl Mescid-i Aksa'daki provokasyonlar, kutsalların ihlalleri ve saldırılar ciddi anlamda arttı, Mescid-i Aksa'da Talmudik uygulamalar ve ritüeller iki katına çıktı.
Saldırılar ve baskınlar artırılarak ve belki de Mescid-i Aksa'nın mevcut hukuki, dini ve tarihi statüsü, sözde Tapınak gruplarını destekleyen, aynı ideoloji ve fikirleri taşıyan bir hükümet varsayımıyla değiştirilmek istenmektedir. Tapınakçı Gruplar, Mescid-i Aksa'yı mekânsal ve zamansal olarak bölme, baskın sayısını artırma ve daha fazla yerleşimciler için kapılar açma hayallerini ve hırslarını gerçekleştirmek için işgal hükümetinin bakan ve yetkililerinden destek almaktadır.
Uluslararası toplumun dikkatleri Gazze ve Lübnan'daki savaşa çekilirken, işgal rejimi de Kudüs’ü ve Kudüslü Müslümanları cezalandırdı ve işgalci Yahudi yerleşimcilerin planlarının önünü açtı.
Donald Trump'ın Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanı olarak seçilmesi durumu daha da kötüleştirebilir. Kudüs'te işler daha da zorlaşacak ve aşırılık yanlılarına dizginleri serbest bırakılacak.
İşgal yönetimi, Kudüslü aktivistler üzerindeki baskısını artıracak ve insan hakları ve gazetecilik kurumlarının hareket ve özgürlüklerini daha da kısıtlayacak. Eğitim kurumlarının kapatılması, lisanslarının geri alınması, İsrail müfredatını dayatmaya kalkışılması ve okullara ve eğitim kurumlarına zulmederek, öğrencilerin ve Kudüs topluluğunun eğitimini ve zihniyetini kendi isteklerine göre değiştirmeyi planlamaktadır.
Mescid-i Aksa’yı bekleyen tehlikeler.
Mescid-i Aksa'nın statüsünün değiştirilmesi ve yıkılarak yerine sözde mabedin yapılması hedefi hala Siyonistlerin en mühim ve gerçekleştirilmesi muhtemel planları arasında.
İşgal yetkilileri ve onların Mabed grupları, Tapınak örgütleri ve Mescid-i Aksa’yı Yahudileştirme projesi için var olan kurumlar, Mescid-i Aksa’nın tarihi kimliğini değiştirmek suretiyle Yahudilere ait olduğu iddia edilen yeni ve yanlış bilgiler empoze etmeye çalışıyor.
İşgalcilerin devam eden sıkı tedbirleri ve Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları ve Gazze'ye yönelik saldırganlığın gölgesinde bu yıl (2024), Mescid-i Aksa için en çetin ve şiddetli yıllardan biri oldu. Filistinlilere yönelik devam eden tüm bu saldırı ve katliamlar, Mescid-i Aksa adını taşıyan Aksa Tufanı’na misilleme olarak yapıldı.
Görünen haliyle Mescid-i Aksa avlularında ve çevresindeki bu fiili durum, işgal hükümetin Mescid-i Aksa meselesini Yahudileştirme planları lehine önceden tasarladığını gösteriyor. Saldırganlar arasında Mescid-i Aksa'nın statükosunu değiştirmek ve işgal hükümetinin üyelerinin yarısını temsil eden dini Siyonist gruplar ve akımlar arasında İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, İsrail Maliye Bakanı Smotrich ve Bakan Struck ve diğerleri de yer alıyor.
Bu yıl en tehlikeli Yahudileştirme uygulamaları ve Mescid-i Aksa'ya saldırılar:
- İşgalci devlet, Mescid-i Aksa'yı Müslümanların mescidi değil, Yahudilerin ibadet yeri olarak görmeye başladı. Bu nedenle İsrail mahkemeleri, yerleşimcilerin daha önce yapmaları yasak olan Talmudik ibadetleri ve dansları halka açık olarak yapmalarına izin verdi.
- İşgal hükümeti, mübarek Mescid-i Aksa'da mekânsal taksim planlarını hayata geçirmek için harekete geçti.
- Daha fazla işgalci Yahudi baskıncının ilgisini çekmek için Maliye Bakanlığı'ndan tapınak gruplarına ve tapınak örgütlerine maddi hükümet desteği verildi.
- Kudüs Polis Şefi olarak, tapınak ve dini Siyonist gruplara bağlı ve onları destekleyen bir kişi atandı. Bu atama aşırılıkçı grupların daha fazla provokasyon yapmasına, kamusal ve Tevrat ritüelleri gerçekleştirmesine ve mübarek Mescid-i Aksa'ya kirletmesine olanak tanıdı.
- Bu yıl Mescid-i Aksa'da ve Bab El-Rahme Mescidinin dış kapısında 14 kez Şofar üflendi.
Yahudilerin sözde inancına göre Şofar, İbrani Yeni Yılı gününde ve Tevrat'da geçen Taht Günü'nde, mübarek Mescid-i Aksa'nın doğu bölgesinde üflenir. Şofar üflemek, şofar üflendiği bölgenin Yahudilerin egemenlik, hakimiyet ve kontrolü altında olması anlamına gelir ve egemenlik ve kontrolün değiştiği yeni bir dönemin ifadesidir. Bu da Mescid-i Aksa'nın Yahudiler için bir mabet olarak görülmesi anlamına gelir.
- İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in, Mescid-i Aksa'da sinagog kurma niyetini dile getirerek, tapınak gruplarını Mescid-i Aksa'nın doğu bölgesinde, Bab el-Rahma ibadet yerinin yakınında beş dönümlük alan tahsis etmekle görevlendirdi.
- Ekim ayında, özellikle Tevrat'daki Sukkot Bayramı'nda baskıncıların sayısı arttı ve ilk kez bitki kurbanları olarak bilinen İncil'deki Sukkot Bayramı'nın sembolleri Talmud duaları ve ritüelleri ile tanıtıldı.
İşgal polisi ilk defa Silvan Pınarından su getirip adakların üzerine atmalarına izin verdi, çünkü Silvan Pınarı tapınağın arındırıcısı olarak kabul ediliyor ve adakların üzerine su atmak ibadethanelerin, (iddialarına göre) tapınaktaki rahiplerin çalışmalarını bereketlendiriyor ve canlandırıyor.
- Bu yıl Mescid-i Aksa içerisinde 4 kez Siyonist bayrağı çekildi.
- 64.000 yerleşimcinin Mescid-i Aksa'ya baskın yapması, baskınların sıklığında artışa işaret ediyor.
- Mescid-i Aksa'nın kapılarının sınırlı saatlerde 9 kez kapatıldı.
- Yahudi bayramlarında, özellikle de Yom Kippur "Kefaret Günü" ve Tevrat'da geçen Taht Günü'nde, yerleşimcilerin tapınak rahiplerinin kıyafetlerini giyerek tapınağa girmelerine izin verildi.
- Mescid-i Aksa'nın kapılarına güvenlik amacıyla dışarıdan demir kafesler konuldu ve camiye gelen Müslümanlara yeni kısıtlamalar getirildi.
- Evkaf Dairesi'ne bağlı Mescid-i Aksa muhafızlarının işgalciler Mescid-i Aksa’ya saldırırken fotoğraf çekmelerini veya yerleşimcilere yaklaşmalarını engellemek için, işgal polisinin talimatlarını ihlal etmeleri halinde onları sınır dışı etmek ve işten atmakla tehdit etti.
- İşgal polisi, Gazali Meydanı'ndaki mübarek Mescid-i Aksa, Bab el-Esbat, Bab el-Kattanin ve Rahmet Mezarlığı çevresinde işgalci Yahudilerin Talmud ayinlerini ve ibadetlerini serbestçe yapmalarına izin vererek Müslümanları Yahudilerin bulunduğu yerlerde bulunmalarını veya buralardan geçmelerini engelledi.
- Gazze ve Lübnan'a yönelik devam eden saldırılara odaklanan medyanın ve ilgi odağının da etkisiyle Mescid-i Aksa çevresinde ve temellerinin altında kazı çalışmaları yoğunlaştı ve arttı.
MİRASIMIZ KUDÜS DERNEĞİ’NİN 2024 YILINDA KUDÜS’TE YAPTIĞI FAALİYETLERİ
İşgal yönetimi, Gazze Şeridi’nde devam eden Aksa Tufanı’nda aldığı ağır kayıplar ve bu kayıplara yönelik iç kamuoyunun tepkisinin acısını Kudüslü Müslümanlardan çıkarmaya devam ediyor. Hem resmî kurumlar hem de Tapınak Örgütleri, Kudüs’ü Yahudileştirmek için her türlü adımı atarken, ekonomi, hukuk, barınma, eğitim, inanç ve kutsallara yönelik aleni tehdit ve uygulamalarıyla Kudüslü Müslümanların hayatlarını her anlamda yaşanmaz hale getiriyor.
Mirasımız Kudüs Derneği, 2024 yılında da Türkiye’deki gönüllüler ve yurtdışındaki gurbetçi gönüllülerin katkılarıyla Yahudileştirme ve tehcirin kıskacındaki Kudüslü Müslümanların insani ihtiyaçlarını karşılamak için yoğun bir mesai harcadı.
Kudüs’te bulunan Makasıd Hastanesi, hem Kudüslü Müslümanların sağlık hizmetini karşılıyor hem de (kısıtlamaların olmadığı zamanlarda) Batı Şeria ve Gazze’den özel izinle gelen hastalara tedavi imkânı sağlıyor. Bu yıl içerisinde Makasıd Hastanesi’nin ilaç ve tıbbi ihtiyaç malzemelerinin karşılanması için 5.655.000 ₺ maddi destek sağlandı. İhtiyaç kalemleri temin edilerek hastane yetkililerine teslim edildi.
Yıl boyunca 360 ihtiyaç sahibi aileye maddi destek sağlandı, Ramazan ayında 1.025 aileye 12.280.000 ₺ zekât 1.740 aileye de 4.350.000 ₺ fitre ulaştırıldı.
Kudüs’ün yetim çocukları yıl boyunca desteklendi. 180 Yetime yıl boyunca 9.812.000 ₺ nakdi destek sağlandı.
Ramazan ayı dahil olmak üzere 2.710 Aileye gıda kumanyası, 6.100 aileye iftar yemeği ikramı yapıldı. 600 çocuk ise bayramlık ve bayram harçlıklarıyla sevindirildi.
Kurban Bayramında kesilen kurban hisseleri 1.970 aileye pay edilerek dağıtıldı.
Eğitim sezonu başlangıcında 400 yetim ve ihtiyaç sahibi çocuğa okul çantası ve kırtasiye malzemeleri ile destek sağlandı.
İhtiyaç sahibi Müslümanların tapulu arazilerine 860 adet yetişmiş zeytin fidanı dikilerek sahiplerine teslim edildi.
Mirasımız Kudüs Derneği olarak, 17 yıldır bir yandan Osmanlı’nın Kudüs’teki tarihi mirasını ihya ederken, bir yandan da yıl boyunca Kudüslü Müslümanların hayata tutunmalarını sağlayacak insani yardım faaliyetlerini sürdürüyoruz. Öte yandan yurtiçinde düzenlediğimiz seminerler, konferanslar, yarışmalar ve dergi, kitapçık v.b. basılı materyaller aracılığıyla bilinçlendirme faaliyetlerine devam ediyoruz.