İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 18 Eylül'de yapılan duruşmaya, 30'u tutuklu 44 sanık katıldı. Öldürülen polis Hakan Telli'nin eşi Firdevs Telli ise bulunduğu şehirden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Savunması alınan tutuklu sanıklardan Akın Arsakay, olayın yaşandığı gün bulundukları eve 2 kişinin geldiğini ve kendisine yönetici olduğunu söylediklerini iddia etti.
Bunun üzerine dayısı olan sanık Ozan Anucur'u kapıya çağırdığını öne süre Arsakay, "Aşağıda 2 tane motor olduğunu, motorlara bakmazsak polisi arayacaklarını söylediler. O sırada kapıda biri saklanıyordu. Diğer kişi parmağıyla gözetleme deliğini kapatıyordu. 'Polisi arıyorum' dedikleri sırada, dayım Ozan Anucur kapıyı araladı. Bakmak isterken dayımın üzerine atladılar. Kuzenim Diyar Anucur büyük silah, keleş dediğimiz evde bulunan silahla ateş etmeye başladı" dedi.
Bu sırada bir polisin yaralandığını gördüğünü, dayısı sanık Ozan Anucur'un da yaralandığını aktaran sanık Arsakay, Diyar Anucur'un kendisine ısrar etmesi üzerine eline silah alarak otoparka indiklerini, Anucur'un otoparkın kapısını açmaya çalıştığını ve kendilerinden önce oradan çıktığı için vurulduğunu söyledi.
Tutuklu sanık Ozan Anucur da olay günü kendisiyle birlikte Akın Arsakay ve ölen Diyar Anucur'un birlikte evde oturduklarını, yemek söylediklerini, zil çaldığında da yemeğin geldiğini sandıklarını ileri sürdü.
Kapının arkasında bir kişinin saklandığını, kapı gözetleme deliğinin de kapatıldığını iddia eden sanık Anucur, "Kim olduklarını sordum, 'Bina yöneticisi' dediler. Aşağıda motor olduğunu, çalıntı olup olmadığını sordular. Beklemesini söyledim, ısrarla kapıyı çalmaya devam etti. Kapıyı az bir şey araladım, buyurun der demez silahın kabzasıyla kafama vurmaya başladı. 3 ay önce abim rahmetli olduğu için sağda solda bizi öldüreceklerini söyleyenler olmuştu. Abimin düşmanlarının elinden ölmektense, kendimi atacaktım." ifadelerini kullandı.
Bu sırada koridordan silah sesleri gelmeye başladığını, gelenlerin polis olduğunu düşünmediklerini öne süren sanık Ozan Anucur, olayın devamında polis memuru ve Diyar Anucur'un vurulduğunu, daha sonra bu kişilerin polis olduklarına inandığını savundu.
"POLİS OLDUĞUMUZU BİLİYORLARDI"
Müşteki polis B.Ö. ise ihbar üzerine gittikleri adresi müşteki polis memuru A.Y.Ç. ve şehit polis memuru Hakan Telli ile izlemeye başladıklarını söyledi.
Adrese motorcuların paket verdiğine ilişkin ihbar yapıldığını aktaran B.Ö, ihbarın doğru olduğunu gördüklerini, adreste uyuşturucu ticareti yapıldığını düşündüklerini aktardı.
Müşteki B.Ö, adresi izledikleri sırada motorun geldiğini ve paket verildiğini gördüklerini kaydeden B.Ö, şöyle devam etti:
"Hakan Telli ve müşteki polis A.Y.Ç. haricinde üçüncü kişi olarak oradayım. Bir motor geldi. Biz beklerken binadan birinin çıktığını gördük. Binadan çıkan kişiye yöneldik. A.Y.Ç'ye 'Sen motorcuyu al, biz binadan çıkanı alacağız.' dedik. Motorcuyu A.Y.Ç. tuttu. Biz de diğer şahsı tuttuk. Elinde şeffaf poşet vardı. Kaba üst yoklamalarını yaparken sesleri çıkmıyordu. Polis memuru Hakan Telli lokum kutusu gibi kutuyu açtı. İçinde "uzi" diye tabir edilen silah çıktı. Diğer polis A.Y.Ç. 'Hemen takviye ekip çağıracağım.' dedi. Konuyu savcıya aktararak yukarı çıktık. Kapıyı çaldık, polis olduğumuzu söyleyip 'Açın.' dedik. Polis olduğumuzu biliyorlardı. Açtı açmadı diye beklerken Ozan Anucur, sol eliyle kapının koluna, sağ eliyle silahı doğrultarak kapıyı açtı. En başta üçümüzü Ozan vuracaktı, vuramadı. Sonrasında boğuşma oldu."
Boğuşma sırasında şehit polis Hakan Telli'nin göğsüne ateş edildiğini aktaran B.Ö, Telli'yi bir kat aşağıya indirerek takviye ekip çağırmaya devam ettiklerini söyledi.
Müşteki B.Ö, bu sırada silah seslerinin gelmeye devam ettiğini belirterek, "Geri dönüp Hakan abiye gidecekken binanın girişinde 3 kişi gördüm. Diyar'ın vurulduğunu gördükten sonra baş edemeyeceklerini düşünüp teslim oldular" ifadelerini kullandı.
17 SANIK TAHLİYE EDİLDİ
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Burak Altundal, Emre Oral, Abdulmatalip Suratlı, Aykut Yalçın, Aziz Korkusuz, Emre Yalçin, Nafiz Karçığa, Ömer Çakmaz, Özgür Özterzi, Şerif Korkusuz, İbrahim Tacar, İbrahim Mücahit Baran, Semih Beyazkılınç, Engin Kadalık, Harun Bakaç, Muhittin Mert Durmuş ve Burak Pola'nın tutuklu kaldıkları süre ile mevcut delil durumunu dikkate alarak tahliyelerine karar verdi.
Sanıklar hakkında, yurt dışı çıkış yasağı ve haftada 1 kez imza atma şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasını kararlaştıran mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğüne bir vatandaş tarafından 19 Ağustos 2023'te uyuşturucu madde ticareti yapıldığına yönelik ihbar gelmesi üzerine Hamidiye Mahallesi Şehit Hakan Öner Sokağı'nın polis memurları Hakan Telli, A.Y.Ç. ve B.Ö. tarafından izlenmeye alındığı belirtiliyor.
İddianamede, sanıklar Görkem Doğan ve Kadir Taşdemir'in söz konusu adrese, 25 Ağustos 2023'te motosikletle geldikleri, binaya eli boş girip, beyaz poşetle çıkan Taşdemir'e polis memurlarının müdahale ettiği anlatılıyor.
Yapılan üst aramasında Taşdemir'in elindeki poşette pizza kutusu içine konulmuş "Uzi" diye bilinen otomatik tüfek bulunduğuna işaret edilen iddianamede, farklı silahların ve uyuşturucu maddelerin olabileceği öğrenilen adresin kapısını polis memurları Hakan Telli ve A.Y.Ç'nin çaldığı ifade ediliyor.
İddianamede, içeriden koşuşturma ve 'sus' sesleri gelmesi üzerine Telli'nin takviye ekip için telefon görüşmesi yaptığı sırada Ozan Anucur'un elinde silahla kapıyı yarım araladığı kaydediliyor.
Polis memuru A.Y.Ç'nin, Anucur'un elindeki silahı almak için hamle yaptığı belirtilen iddianamede, sanık Ozan Anucur ile polis A.Y.Ç'nin yaşanan boğuşma sırasında dairenin içine düştükleri, "Ateş etmeyin, polis" uyarısına rağmen içeriden polislere ateş edildiği vurgulanıyor.
İddianamede, daha fazla saklanamayacaklarını ve karşılık veremeyeceklerini anlayan sanıkların teslim olduğu olayda, polis memuru Hakan Telli'nin şehit olduğu, A.Y.Ç'nin hayati tehlike geçirecek nitelikte yaralandığı, Diyar Anucur'un da hayatını kaybettiği kaydediliyor.
İddianamede, elebaşı Uğurcan Gündoğmuş olan ve uyuşturucu madde ticareti yapan bir başka silahlı suç örgütünün ise buradan doğan rantı kaybetmek istemediği için Anucurlar silahlı suç örgütüyle husumetli hale geldiğine işaret ediliyor.
Ceza istemleri
İddianamede, örgüt elebaşı sanıklar Ozan Anucur, Sinan Anucur, Serhat Anucur ve Yılmaz Burak'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme", "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs", "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama", "izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma, imal etme, nakletme ve satma", "resmi belgede sahtecilik", 4 kişiye karşı "kasten öldürmeye teşebbüs", "mala zarar verme", "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından 107'şer yıl 4'er aydan 146'şar yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Diğer 47 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma, imal etme, nakletme ve satma", "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama", "parada sahtecilik", "suç delillerini yok etme", "mala zarar verme", "kasten öldürmeye teşebbüs", "resmi belgede sahtecilik", "sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermilerin satın alınması, taşınması ve bulundurulması" suçlarından 5'er yıldan 97'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.